SİYASETİN DÜZEYİ
Çocukluğum eskiden Fatsa’ya bağlı olan sonradan Çamaş’ın ilçe olması ile Çamaş’a bağlanan bugünkü Kocaman Mahallesinde geçti. Öyle ki Kocaman Mahallesi de Edirli Köyünün de bir mahallesi idi. O yıllarda yaklaşık 50-60 haneden oluşan küçük bir mahalle idi. Köyümüzde ilkokul yoktu. En yakın ilkokul o günlerdeki adı ile Geçtin bugünkü adı ile Öğrencikte bulunuyordu. O tarihe kadar hiç kimse 2-3 km.lik yolu göze alamadığından , bir taraftan da her evde en azından bir veya iki adet büyükbaş hayvan oluğundan ve bu hayvanlara bakmak zorunluğu nedeniyle iş gücüne gereksinim bulunduğundan ilkokula gitmemişti. Sekiz yaşıma kadar ben de köyde iki veya üç baş hayvan peşinde koşturuyor, akşama kadar diğer arkadaşlarımla oyun oynuyordum. Zaman zaman kavga ediyorduk. Bazen bizden büyük olanlara gücümüz yetmiyor dayak yediğimiz oluyordu. Bu durumda bir taraftan ağlıyor diğer taraftan da bizden büyük olanlara: ‘Seni babama söyleyip dövdüreceğim. Benim babam senin babanı bile döver…!’ diye teselli olmaya çalışıyorduk. Bu rol benim olduğu kadar benim gibi diğer küçükler için de geçerli olan ve çok kullanılan bir savunma şekliydi.
Daha sonra 2-3 km.lik yolu ilk göze alan olduğum için mahallede ilkokul diploması alan ilk kişi de ben oldum. Bir seferinde ebe olunan bir oyunda rakiplerimi lafa tutarak ebelikten kurtulduğumda: Tabii okula gittiği için bize göre daha açıkgöz diye vasıflandırıldığımda çok gururlanmıştım.
Bu açıklamalardan sonra isterseniz bugüne dönelim. Biliyorsunuz 2019 seçimleri öncesinde Ankara’da birden çok suçtan sabıkası olan bir kişiyi Sayın Mansur Yavaş’ın karşısına saygın bir iş adamı diye çıkarıp, benim babam senin babanı bile döver misali medet umup, teselli olmaya çalışılmıştı. Sonra o saygın iş adamı dedikleri şahıs soluğu cezaevinde almıştı. Daha sonra İstanbul’a geçip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eli arkasında yürüyor diye kötüleyip medet beklentisine girilmişti. Gelelim geçen haftaya: Bu defa son derece saf, insanlar hakkında iyilikten başka bir düşüncesi olmaması gereken bir çocuğu halkın karşısına çıkarıp eline de mikrofonu tutuşturarak, hala ders almadıklarını gösterircesine benim babam senin babanı döver oyununu devam ettirmek için ana muhalefet partisi genel başkanını küçük düşürme gayretine girmişlerdir. Mikrofonu çocuk kaptı. Olay bizim dışımızda gelişti gibi savunmalar yapılan hareketin makul karşılanması için yeterli değildir. Küçük çocuğun konuşmasının arkasından yüzlerde görülen alaylı tebessüm gelişmeden alınan zevkin ispatıdır. Benim babam senin babanı döver ifadesinin benim çocuğum seni döver versiyonu olarak hafızalarda yerini almıştır.
Kim ne düşünürse düşünsün bugün için 85 milyona dayanmış bir ülkenin siyaseti böyle olmamalıdır. Benim babam senin babanı döver, ya da benim saygın iş adamım senin yener ve hatta benim çocuğum seni refüze eder yerine benim proğramım seninkinden daha iyidir yarışması olmalıdır.