AYNI YANLIŞLAR
Hatayı kabul etmediğin yerde, hatayı düzeltmek mümkün değildir. Eğer yanlış hep başka yerde ve başkalarında aranırsa, ne doğruyu bulursunuz ne de farklı bir açıdan bakıp değiştirebilirsiniz yolunuzu. Ne demiş ünlü fizikçi Einstein ‘Aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummak mümkün değildir’ demiştir. Bu çok doğru, aynı zihniyetle, aynı bakış açısıyla farklı bir sonuç bekleyemezsiniz.
Bizim siyasal iktidarın da de en büyük sorunu bu galiba. Hatayı hep başka yerde ve başkasında aramak. Ya dış güçler hatalıdır, ya muhalefet edenler. Yönetenler hep kusursuz, hep kandırılmış, hep kıskanılan.. Eleştirenler hep kusurlu, hep çekemeyen, hep kıskanan, ülkenin gelişmesini ve daha ileriye gitmesini istemeyen…
Hal böyle olunca bırakın gelişim sağlamayı, apaçık ortada duran ne varsa düzeltilmeyi bekleyen, daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Son iki yıldır yaşanan ekonomik bozulma ve paranın değer kaybı, yüksek enflasyon, işsizlik gibi ağır sorunların hep daha da kötüye gitmesinin kaçınılmaz olması gayet normal. Bakınız Euro 13 – 14 Türk Lirası bandında gidip geliyor, 10 yılda 8 kat artmış ne diyor siyasi iktidar ‘ dış mihraklar bizden haz etmiyor, biz ileri gittikçe paramıza karşı oyunlar oynanıyor. Enflasyon %100 olmuş, bırakın değer verileri aldığınız her malın bir yıl içinde değeri bazen iki katına bazen 5 katına çıkmış, ne diyorlar ‘ şu muhalefet yok mu bizim önümüze taş koyan’…
Peki neden kimse sormuyor ki, 20 yıldır iktidarda olan bir yönetim nasıl hatayı başka yerde arar? Ekonomik parametreleri belirleyen, tüm kadroları oluşturan, yasalarla düzenlemeleri yapan, üstelik tüm yetkileri tek elde toplayıp, T.B.M.M’ni etkisiz ve yetkisiz hale getiren iktidar kimin bu gidişatı değiştirmesini ve ne yapmasını bekliyor. Çözümü ne, planı ne. Son yıllarda tüm kaynakların satılarak paraya çevrildiği, üretimin, sanayiinin ve tarımın git gide dışa bağımlı hale geldiği, en küçük yedek parçanın bile ithal edildiği, dış borç sarmalından çıkamadığımız bir ortamda sorumlu olan kimdir nedir?
Sadece ekonomik politikalar mı belirliyor ekonomik parametreleri, aslında hayır. Ekonomiyi, dış ve iç yatırımı, toplumsal refah düzeyini, devletin tüm kurumlarının işleyişi belirliyor. Adalet sistemi en başta olmak üzere, Eğitim, Dış Politika, Çevre politikaları, Basın Özgürlüğü, Demokratik Hak ve Özgürlükler ve sayamadığımız daha bir çok etken belirliyor refah düzeyini. Siz demokratik, şeffaf ve liyakatli bir yönetim anlayışını benimsemezseniz yatırım yapılacak bir ülke olamazsınız. Dış ilişkilerde karşılıklılık ilkesinden uzaklaşırsınız. Adalete güveni bu denli sarsar ve etki edildiği izlenimi bırakırsanız ve yapılan işlerde hiçbir sorumlu sorumluluk almaz ise yönetimin güvenilirliğini tartışamazsınız. İnsanların eleştirme özgürlüğünü dahi devletin bekasına dayandırırsanız ve tüm kurumların aynı düşünce ve yönetim anlayışında olmasını isterseniz toplumsal barışı da refahı da arttıramazsınız.
Tarih, filozofların ve bilim insanlarının sözleri ve tecrübeleriyle sabit olduğu üzere, aynı hatayı defalarca yapan kişilerin yaptığı hatanın sorumluluğunu alması gerektiğini yazar.. Tarih tecrübedir, deneyimdir. Bize de bu deneyimlerden ders almak düşer…