FATSA’DA TİYATRO NE DURUMDA?
Tiyatro denince konuya nereden başlayacağımı bilemiyorum.
O kadar çok şey üşüşüyor ki beynime…
Üşüşenlerin bir boyutu karamsarlığa sürüklüyor beni…
Tiyatronun kıymetini ve değerini öğrenemedik gitti.
Öğrenemeyince bilinç de oluşmuyor tabi…
Aslında Fatsa’da çok ciddi bir potansiyel var.
Doğru işler yapıldığında salonların hıncahınç dolduğunu gördüm çünkü…
Ancak 2008 yılında Fatsa’nın ilk özel tiyatrosu Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu’nu kurduğumdan bu yana zorluklarını ve çilesini de gördüm.
Yine gördüm ve anladım ki; kimi kurumları arkasına almadan yürümeye çalışan bir tiyatronun ayağı tökezlemeye mahkûmdur.
Çünkü bizim ülkemizde, bizim ilçemizde özel bir tiyatro, koltuk değnekleri olmadan yoluna yürüyemez.
Keşke yürüyebilse…
İyi de neden yürüyemez?
Toplumda ve kurumlarda halen bu bilinç oluşmadı da ondan…
Ya da; “Yeterince oluşmadı” diyelim.
Böyle bir iklimde bir tiyatronun yükü, önemli oranda sadece bir kısım sanatseverin omuzundadır.
Eğer bu ilçede birazcık tiyatro yapılabiliyorsa onların sayesindedir.
Biraz da oyunculuk meraklısı insanların tutkusu ve sevdası sayesindedir.
Elbet bazı kurumlarımızda tiyatroya son derece duyarlı olan yöneticilerimizi de unutamayız.
Bu üç unsurun dışında duyarlı ve sıcak bir yaklaşım göremiyoruz.
Yeri gelmişken söz edeyim.
Yakın geçmişte çevre ilçelerimizin birinde bir kaymakamımızın karşısına çıktık.
Milli eğitime bağlı bütün okullarda oyunumuzu sahnelemeyi teklif ettik.
O ana kadar Fatsa ve diğer bazı ilçelerimizde gösterilerimizi yapmıştık.
Kaymakam bize şu talihsiz ifadeyi kullandı:
“Velilerimizin ekonomik durumu belli… Dolayısıyla sizin yapacağınız işin maliyetini kaymakamlık olarak bizim karşılamamız gerekir. Fakat ben, devletin parasını böyle işler için çarçur edemem.”
Ne yapabilirdik ki? Arkamıza bile bakmadan Fatsa’nın yolunu tuttuk.
Ama bir başka ilçe kaymakamımızın duyarlı davranışı sayesinde de müthiş gururlandık.
Daha önce kendisiyle görüştüğümüz o ilçenin milli eğitim müdürü bizi aradı ve dedi ki; “Kaymakam bey sizinle mutlaka görüşmek istiyor.”
Nasıl mutlu olduğumuzu tahmin edersiniz.
Yanına vardığımızda çok iyi karşıladı bizi…
Yaklaşık bir saatlik görüşmemizde özetle dedi ki;
“Bu ilçeye pek tiyatro gelmiyor. Üç-beş senede bir Trabzon veya Samsun’dan geliyorlar. Bu da yetersiz kalıyor. Mümkünse sizi her yıl bekliyorum.”
Ve her gittiğimizde o ilçedeki bütün okullarda oyunumuzu sergiledik.
İşte bölgemizin gerçeği bu…
O da kaymakam, bu da kaymakam…
Ama düşünceler ve konuya yaklaşım farklı…
Biz bütün bu süreci Fatsa’nın tiyatrosu olarak yaşadık.
Bu ne demek?
Demek ki; Fatsa’nın kültür-sanat “ihraç” edebilecek bir potansiyeli var.
Üstelik Ordu coğrafyasının dışında Görele’ye, Giresun’a, Akçaabat’a, Trabzon’a, Niksar’a, Amasya’ya, Boyabat’a ve Sinop’a kadar uzandık.
Gelgelelim; bu avantajı yeterince kullandığımızı söylemek çok zor…
Konuya karamsarlıkla başladığımın farkındayım.
Lakin bu, umutsuz olduğum anlamına gelmesin.
Çok net söylüyorum:
Kurumsal ve profesyonel anlayışla kurulan ve desteklenen bir tiyatro ekibi, bütün Türkiye’ye hitap edebilir ve bunun Fatsa’ya çok büyük bir katkısı olur.
Özellikle şu dönemde…
Çünkü sanata ve tiyatroya sıcak bakan ve kucak açan bir yerel yönetimimiz var.
Niyetimizi ve amacımızı doğru anlattığımızda, mutlaka yankı bulacağımızdan eminim.
Fatsa, bu fırsatı değerlendirmeli…
Ancak bu arada tiyatroya bakışımızda oluşan can sıkıcı pürüzleri de hızlıca bertaraf etmeliyiz.
Tiyatronun önemini kavrayamayan bir toplumla, olumlu sonuçlara varmak mümkün değil çünkü…
Gerçi tiyatronun önemini anlatmadan sorunlarını ve çözüm yollarını anlatmaya çalıştım ama bir sonraki yazıda konunun başkaca boyutlarını da anlatmam gerekecek.
Haftaya görüşmek üzere… HOŞÇA KALIN