CHP KABUK DEĞİŞTİREBİLECEK Mİ?
Emekçileri iktidara taşımak isteyen CHP’nin Tek Parti Dönemi’yle hesaplaşması kaçınılmazdı. Şimdi Kılıçdaroğlu’nun böyle bir hamlede bulunuyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün yaptığı bir paylaşımda partisi ile ilgili bir kabuk değişiminin işaretlerini verdi. Hürriyet’in “Helalleşme Yolculuğuna Çıkıyorum” başlığıyla verdiği haberi, Cumhuriyet şöyle duyurdu “CHP Lideri Kılıçdaroğlu geçmişten gelen yararlarla geleceğe bakılamayacağını söyledi: KIRDIKLARIMIZLA HELALLEŞECEĞİM.”
Kılıçdaroğlu’nun da ifade ettiği, AKP tarafından sürekli kullanılan CHP’nin geçmişteki icraatının başında partinin din kurumuna ve dindarlara baskısı kast ediliyor olmalıdır. Partinin özellikle Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı döneminde “mütedeyyin” denilen dindarlara açılma politikası bilindiğinden, toplumun helallik istenecek kesimin başında dindarlar olduğu akla gelebilir. Zira AKP, sürekli olarak din ve dince kutsal sayılan şeyleri istismarı politikasının merkezine oturtmuştur ve CHP’yi bu noktada yerden yere vurmaktadır.
EMEKÇİLERLE VE KÜRTLERLE HELALLEŞME
Okuyucu, toplumun çeşitli kesimlerini incittiği bu dönemin 1923-1950 arası 27 yıllık Tak Parti Dönemi olduğunu düşünmelidir. CHP daha sonraki yıllar ya hep muhalefette olmuştur ya da kısa dönemlerde iktidar ortağı olmuştur ki, bu dönemlerde din karşıtı bir karar alması mümkün değildir. Parti, uzun yıllardan beri Ecevit’in ifade ettiği gibi “İnançlara saygılı” bir laikliği savunmaktadır. Bundan ötürü toplumun hiçbir kesimini incitmiş olmaz.
Fakat Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinden barışmak istediği kesimin yalnız muhafazakârlar olduğu sonucu çıkarmak yanlıştır. Bundan daha önemli olarak barışmak istediği kesimler vardır ki, bunların başında Tek Parti Döneminin yoksulları geliyor. Çünkü Tek Parti Döneminde kent burjuvazisinin ve bürokrasinin politik devlet aygıtı olan CHP, yoksulları sahipsiz bırakmış, onları mahalli mütegallibeye ezdirmiştir. O dönemde devlet “kimsesizlerin kimsesi” değil, zenginlerin arkasındadır ve onların çıkarlarının bekçisidir. Bu gerçek işçi ve köylü sınıflarının o kadar genlerine işlemiştir ki, CHP’nin sonradan edinmeye çalıştığı “sosyal demokrat” kimlik kitleleri ikna etmeye yetmemiştir. Bugün taşrada CHP’nin asıl kuvvetini oluşturan seçmen kitlesi, o zamanki mütegallibe sınıfının siyasi mirasçısı ve deyim yerindeyse torunlarıdır.
Tek parti döneminde Türkiye’nin en büyük düşmanı komünistlerdi. Bütün Tek Parti döneminde komünistlere adeta kan kusturulmuştur. Emekçilerin türlü hak arama mücadelesi de komünistlikle suçlanmış, grev yasaklanmış, Şefik Hüsnü, Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı gibi sosyalistler, vatan haini sayılarak zindanlara tıkılmış günışığından yoksun bırakılmıştır. Sabahattin Ali’nin devlet tarafından öldürtülmesi de CHP iktidarı dönemindedir.
CHP’nin helalleşmesi gereken üçüncü büyük kesim, hemen akla gelebileceği gibi Kürtlerdir. Tek Parti döneminde onlar yok farz edilmiştir. Sonraki dönemlerde Kürtlerle arayı düzeltmek için çeşitli arayışlara giren CHP, bir türlü esaslı ve kalıcı bir adım atamamış, onun yutkunarak söylemeye cesaret edemediğini Açılım döneminde AKP söyleyebilmiştir.
KİMLER SEVİNİR, KİMLER ÜZÜLÜR
Tek Parti dönemine gelen eleştiriler, şimdiye kadar bazı aydınlar “Atatürkçülük” etiketi altında cevap yetiştirmeye çalıştılar. Savunmalarını Tek Parti Dönemi’nde açılan fabrikaları, yapılan demiryollarını sıraladılar. Batılılaşmak için devlet ve kültür hayatında yapılan değişiklikleri saydılar. Fakat yukarıda değindiğim konulara dokunmaktan kaçındılar. Atama ile oluşturulan, hiçbir denetim yetkisi olmayan bir Meclis, kuvvetler ayrılığının olmadığı, basının sansür altında olduğu bir politik sistemin eleştirisine yanaşmadılar.
Birkaç yazımda anlattığım gibi CHP’nin bunca yıldır sandıktan iktidar olacak bir sonuç alamayışının nedeni, Tek Parti uygulamalarının bagajında oluşturduğu ağırlıktır. Bunu göremeyen bir CHP kadrosu elinde CHP’nin iktidar imkânını yakalaması bir mucize olacaktır. Bunu görmenin ve göstermenin de kolay olmadığı, muhalefetin yayın organlarındaki sözcülerin savunduğu düşüncelerden anlaşılıyor. Onların gözünde Tek Parti Döneminin 1923-1938 arasındaki 15 yılında Cumhurbaşkanı olan Atatürk, tapınılması gereken bir ikon halindedir. Oysa yapılan kamuoyu araştırmalarına göre böyle bir partinin oyu yüzde sekiz kadardır. Oyları yüzde 25 bandına oturmuş CHP’nin daha geniş bir toplum kesiminden oy aldığı anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu’nun bu alanın çemberini daha da genişletmek istediği anlaşılıyor.
CHP’nin bu geçmişiyle hesaplaşma girişimine parti içinden direnç gösterecekler olacaktır. Bazıları, AKP’den kurtulmak için bu söylemlere tahammül edeceklerdir. CHP’deki bu yeni yönelişten En rahatsız olacak parti AKP olacaktır. Çünkü CHP aleyhine kullanmak istediği bahaneler azalacaktır.
Kılıçdaroğlu’na bu sözlerinden ötürü en çok kızan odağın ise Vatan Partisi olacağı anlaşılıyor. Aydınlık, haberi şöyle vermiştir: “Kılıçdaroğlu) Parti tarihini hedef aldı, YARALARI VARMIŞ: CHP’nin geçmişte yarattığı derin yaralar olduğunu öne sürdü”
İşi zor olmakla birlikte, Kılıçdaroğlu’na kolaylıklar dileriz.