10. ORDU GÜNLERİ
Hafta içi 4, 5, 6 ve 7 Kasım günleri İstanbul Yenikapı Sahilindeki tören alanında 10. Ordu günleri yapılmıştır. Rakamdan da anlaşılacağı gibi bundan önce dokuz kez daha yapılmış olan Ordu günlerinin 10. cusu çok farklı olmuştur.
Şöyle ki:
Toplumsal konulara önem veren bir kişi olarak mümkün oldukça değişik illerin tertiplediği bu günleri ziyaret etmeye çalışırım. Bu yıl da Ordu günleri öncesinde yeni yakın yapılan Gaziantep ve Erzincan illerinin İstanbul’daki etkinliklerine birisi Ataşehir, diğeri Maltepe Sahilinde olmak üzere katıldık. Kuzguna yavrusu misali Ordu günlerinin muhteşemliği tartışmasızdı. Gerçekten de bugüne kadar yapılan 9 etkinlik içinde de bu sefer yapılanın çok farklı çok muhteşem olduğunu üstüne basa basa vurgulamak isterim. Bu vurguyu yaparken geçmiş yıllarda emeği geçen arkadaşlarımıza saygısızlık etmek istemem. Ancak bu sefer yapılan 10. Ordu Günlerinde hemen hemen dört gün boyunca değil sadece kapalı alanlar, açık alanlarda dahi ayakta duracak yer yoktu demek yanlış olmaz. İnsanlar akın ediyordu. Otoparkta yer yoktu. Otopark giriş-çıkışı adeta ana baba gününe dönmüştü. Belediyelerin stantlarında değil oturmak, ayakta duracak yer bulunmuyordu. Daha önce yapılanlardan birisinde dönemin Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün: ‘’ Gitmeyin Sayın avukatım. Sohbet ediyoruz.’’ Diye yalnız kalmamak için ısrar ettiğini hatırlıyorum. Bu sefer ise bazı belediye stantlarında otururken arkadan gelen konuklara yer açmak için bardaktaki çayı yarım bırakıp kalktığımızı hatırlıyorum.
Bu coşkunun nedenine gelince: Herkes kendine göre bir yaklaşımda bulunabilir. Birçok kişi ile ortak tespitimi söylemek istiyorum Önceki yıllarda Ordu günleri siyaset gölgesinde kalıyordu. Belli bir siyaset etkinliği sahiplenip gövde gösterisine dönüştürmeye çalışıp, kendinden olmayanları dışlamaya çalışırken çaresiz kalan yönetim buna ses çıkaramadığı için sönük geçiyordu. Objektif olmaya kalkıştıklarında ya salon ellerinden alınıyor, ya da alternatif etkinlikler düzenlenerek sabote ediliyordu. Bu defa sağduyu hakim olmuş, siyasi ayırım yapılmaksızın herkesin kucaklandığı bir ortamda yapılması bana göre bu coşkuyu yaratmış ve son derece başarılı olmuştur. Bir diğer hususa gelince: Yaklaşık iki yıldır devam eden pandemi nedeniyle insanlar eskisi gibi memleket seyahatlerini gerçekleştiremedikleri için sıla özlemini Yenikapı Sahillerinde gidermeye çalışmışlardır. Tereyağı, bal, Yalıköy helvası, Kumru Fizme’nin cevizli helvası, fasülye turşusu, kokulu üzüm suyu vs. hasreti Yenikapı Sahilinde giderilmiştir.
Diğer taraftan memlekette göremediği belediye başkanlarını, hatta kaymakamlarını İstanbul’da bulmak da 10. Ordu Günlerinin görkemli geçmesinin bir başka nedenidir. Umarım önümüzdeki yıllarda da siyasetten uzak, herkesin kucaklandığı, Ordu ve Ordu ürünlerinin ön plana çıktığı 11., 12. Ve sonsuz Ordu günlerini hep birlikte görürüz.