NEDEN
Hafta içinde futbolda milli maçımız oldu. Letonya ile karşılaştık. Oyun olarak ezildiğimiz ve santrası olmayan bir penaltı golü ile zar zor 2-1 yendiğimiz maçı izlerken aklımdan geçenleri sizlerle paylaşmak istedim. Amacım maç anlatmak, ya da spor konusunda ahkâm kesmek değildir. Ülkemizi Avrupa’daki ülkelerle karşılaştırmak istiyorum. Nüfus olarak herhalde(Rusya hariç) en kalabalık ülkeyiz. Özellikle göçmenlerin cirit atmasından sonra bu konuda arayı daha da açtık. Sadece İstanbul nüfus olarak Avrupa’da 8-10 ülkeden fazla nüfusa sahiptir. Toprak genişliği, yani yüz ölçümü olarak da ilk üç içerisinde olabiliriz.
Gel gelelim futbolda İstanbul’un nüfusunun 1/3 üne sahip Norveç’i kendi seyircimiz önünde yenemiyor, sıralamada arkasında yer alıyoruz. İstanbul’un yarısı nüfusa sahip Yunanistan spor tarihine Avrupa şampiyonluğu ekledi, biz daha Avrupa’da çeyrek final oynayamadık. Bundan 18 yıl önce dünya kupasında üçüncü olduk diye torunlarımıza masallar anlatıyoruz. Yıllarca Avrupa Birliğine girmek için çırpınıp duruyoruz. Her seferinde farklı bir gerekçe ileri sürülerek alınmıyoruz. Bakanımız Belçika’da uluslararası hukuk kurallarına göre kendi toprağımız olan Büyük Elçilik binasına yürüyemiyor. Bana göre Korgan veya Çamaş İlçelerimizden birinin sıradan bir mahallesi bile olamayacak, ya da olmaması gereken dünyanın en ücra köşesindeki sıradan bir ülke vize uygulamasına geçtiğinde ilk sıradaki ülke biz oluyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diye bir devlet kuruldu, tek millet iki devlet olarak dost gözüken ülkeler tarafından dahi tanınmadı. Ülkemizin sıradan bir vilayeti büyüklüğünde bile olamayan ülkelerden tarım ürünleri almak zorunda kalıyoruz. Akdeniz’den Arap ülkelerine su satacak kadar suya sahip ülkemizde göllerimizin kurumasına seyirci oluyoruz. Bu kadar suya sahip ülkede sulamaya dayalı tarım yapamıyor, sıradan ülkelere muhtaç oluyoruz. Paramızın değeri dünyanın lokomotifi durumundaki Dolar, Euro ve Sterlinden vazgeçtim sıradan paralar karşısında dahi düşük oluyor, her geçen gün de düşmeye devam ediyor.
Maç izlerken futboldaki başarısızlığımızla başlayan ve kafamdan geçen bu olumsuzluklar nedeniyle içinizi kararttığım için sizlerden özür diliyorum. Ama bu olumsuz tablo maalesef hayatımızın acı gerçekleridir. Burada şu hususu da bilmenizi isterim: Bütün bu olumsuzluklarda siyasi iktidarın hatalı olduğunu iddia etmiyorum. Elbette kusuru vardır. Ama inanın ki bir başka iktidar da olsa bu kadar olmasa bile çok farklı bir tablo ile karşılaşma şansımızın az olduğunu söyleyebilirim. Öncelikle herkesin kendi evinin önünü süpürmesi hatta daha da önce herkesin kendi elbisesini temiz tutması gerekmektedir. Umarım bizden sonraki kuşaklar Avrupa’daki ülkeler gibi spordan ekonomiye başarılı olurlar.