KADİR İNANIR FATSA’YA NE YAPTI?
Hatırlar mısınız?
Fatsa Şehir Stadyumu’na milli sporcumuz ve futbolcumuz rahmetli Erdoğan Arıca’nın adı verilecekti.
Sevinmiş, mutlu olmuştuk.
Daha sonra her nedense bundan vaz geçildi.
Neden?
Elbette bazı tahminlerim var.
Ama emin olmadan buradan açıklama yapmak çok zor.
Sporcusu, sanatçısı, bürokratı, iş insanı, bilim insanı vs…
Ülke çapında yer edinmiş o kadar çok değerimiz var ki…
Ve o kadar çok değerini bilemiyoruz ki…
Bu insanları el üstünde tutacağımıza yerden yere vuruyoruz.
Ya da duyarsız kalıyoruz.
Değerlerimizle “didişmenin” altında ne yatıyor Allah aşkına?
Konuyu somuta indirgeyerek devam edelim.
Türk sinemasına yıllarını vermiş ve haklı olarak beyaz perdeye adını kazımış bir değerimizdir Kadir İnanır…
Kendisi hakkında uzun uzun güzelleme yapacak değilim.
Bütün ülkenin takdir ettiği filmlerini herkes biliyor.
Moda deyimle “yaptıkları ortada…”
Şuna hiç kimsenin itirazı olamaz:
Üzerinden on yıllar geçse de, her fani gibi günün birinde dünyayı terk etse de asla unutulmayacak bir isimdir artık o…
Tıpkı Yılmaz Güney gibi… Ayhan Işık gibi…
Yakın zamanda kaybettiğimiz Ferhan Şensoy gibi…
Ama gelgelelim Fatsa olarak “Kadir İnanır” adını bir caddeye, sokağa veya bir kültür merkezine vermeyi başaramadık.
Tam bu noktada iki soru:
Fatsa bunu yapsaydı ne kaybederdi?
Bunu yapmadığımız için tüm Türkiye’nin bağrına bastığı Kadir İnanır ne kaybetti?
Hiç şüphesiz bu iki sorunun cevabı da “hiçbir şey”dir.
Madem hiçbir şey, o halde bu beyhude inat ve ısrar niye?
Bu konu her açıldığında anlamsızca tosladığımız bir duvar var.
“Kadir İnanır Fatsa’ya ne yaptı?”
Kastedilen bir okul, bir çeşme, bir üst geçit vs…
Yapsaydı, bence de güzel olurdu.
Ama yapmamasının, nasıl ve neden engel teşkil ettiğini anlamak ve açıklamak mümkün değil…
Adının bir yere verilip verilmemesiyle, Fatsa’ya yapıp yapmadıklarının bir ilgisi-ilişkisi yok çünkü…
Ayrıca ilçemize hiçbir yararı olmayacak duygusal ve kısır bir bakıştan başkası değil bu…
Ve bizi hiçbir yere götürmeyecek…
Bu konuda tosladığımız bir başka duvar da, İnanır’ın yıllar önce yaptığı siyasi açıklamaları…
Konunun dağılmaması için o açıklamalarının detaylarına girmiyorum.
Düşünce ve görüşlerini beğenirsin, beğenmezsin.
Şahsen ben de bazı ifadelerini tasvip etmemiştim.
Ama insanlar, düşüncelerini özgürce ifade edemeyecekse hangi aydınlık yarınlardan söz edebiliriz?
Özellikle bir sanatçının yaptıkları ya da söylemleri birilerine “aykırı” gelebilir.
Gelmelidir de…
Aksi takdirde onun sanatçı duruşundan şüphe duyulur.
Öfke duymak ve kin kusmaktan önce bu durumu göz önünde bulundurmalıyız.
Şuna ne demeli peki?
Genelde Türkiye’ye, özelde Fatsa’ya kan kusturan darbecinin adı bir caddeye verildi bu ilçede…
Hatta iki caddeye…
Birine “Ulusu”, diğerine “Evren Caddesi” dedik otuz yıla yakın…
İnanır’ın kişisel görüşlerine ateş püskürenler, bu nahoş duruma tepki gösterdiler mi acaba?
Ya da; son yıllarda maruz kaldığımız çevre facialarına karşı “gıkını” bile çıkarmayanların, İnanır’a gösterdikleri kontrolden mahrum aşırı tepkilerine nasıl bir anlam vereceğiz?
Sözün özü;
Üzümün sapından, armudun çöpünden derhal vaz geçmeliyiz.
Kısır döngüden ve sabit duruştan başka harcı olmayan duvarlar, aşılmak ve yıkılmak içindir...
Değerlerini ya da birikimlerini gözünü kırpmadan “harcayan” feodal bir anlayışın bu memlekete hiçbir yararı olamaz.
Bu anlamda değerli yöneticilerimizden cesur bir duruş ve karar bekliyoruz.
Zira bu satırlarda dile getirdiğim düşünce ve görüşler sadece bana ait değildir.
HOŞÇA KALIN