296. GÜNDÜR SÜREN CUMHURİYET MEYDANINDAKİ ALTIN MADENİ PROTOSTO EYLEMİ
Ogün destek için bende protesto ya katıldım İlk katıldığımda ONUR GÜNGÖR Kardeşim uzun pantolon altına Mokasen ayakkabı giyiyordu. Elinde kitap Ayakkabısını ve Çorabını çıkarıp, ÇIPLAK AYAKLARIYLA ayakkabısının üzerine basıp kitap okuyordu. Şimdi ise kısa pantolon giyip çıplak ayaklarıyla terliklerine basıp kitap okuyor. Bu benim aklıma bir şey getirdi.
Ben askerdeyken İstanbul Boğaz komutanının makam şoförü olduğum için İstanbul’un ana arterlerini taksi şoförü gibi bilirim. Tabi İstanbul’un boğazını da iyi bilirim. Boğazda TELLİ BABA TÜRBESİ vardır. Bu Türbenin özelliği kısmeti çıkmayan genç kızlar, Telli Babaya gelip dua ederler ve koca bulunca da daha gelinliklerini üzerlerinden çıkarmadan Damatla el ele tutuşup teşekkür mahiyetinde Telli babayı ziyaret ederler.
İşte bende burayı ziyarete arkadaşım Ekrem Gündüz’ü getirdim. Telli Babanın mezarına merdivenlerden aşağıya doğru iniliyor. Biz inerken önümüzde taze damatla taze gelinde aşağı doğru iniyorlar. Onların arkasında 2.3 kız var kızlarla bizim aramızda yaşlı bir bey var . Ogün hava çok sıcaktı Erkem le ben pantolonların paçasını sıyırmışız ayaklarımız, çıplak ve terliklerle aşağı doğru inerken Ekrem’e ‘’Ekrem dikkatli ol’’ TELLİ BABA Ya dua ederken Ben Telli Babadan güzel bir kız isteyeceğim unutma sende iste. Diye önümüzdekilerin de duyacağı şekilde uyardım. Önümüzdeki yaşlı bey geriye döndü alttan yukarı bize baktı. ULAN BURAYA BALDIRI ÇIPLAK, ayakkabısız terlikle gelmişiniz. Burada kızlar size varmak iste de, sizin gibi Baldırı Çıplaklara Telli Baba kız vermez. Deyince kahkahadan yıkıldık
Bende şimdi Onur kardeşimize maden şirketi tamam vazgeçtik dese de. Baldırı çıplak ve ayakkabıları olmayan adamın protestosunu maden şirketi kabul etse de , maden şirketinin protestodan dolayı gitmesine devlet müsaade etmez derim.
Devlet de her gün gelip Onur’un ve onu destekleyenlerin resmini çekiyor. Ben oradayken Onur abisine destek olmak isteyen 13-14 yaşlarında genç bir çocuk vardı. Çocuk 12 Eylül veya Gezi olaylarındaki olayları bilmiyor. Polis abisi onu kadraja almak istemiyor, sen biraz kenara çekil deyince, çocuk ben ders çalışıyorum, diye polis abisini ikna etmeye çalışıyor. Polis abisi ona öyleyse biraz öbür tarafta kameranı almayacağı yerde çalış deyince, çocuk biraz bozuluyor. Aslında polis abisi o talebe olduğu için başına bir şey gelmesin diye onu uyarıyor.
Ama orada en samimi eniştem İrfan Yahşi de var. O kartlaşmış protestocu olduğu için Polis onu uyarmıyor. Oda etrafa karşı kitap okuyormuş gibi yaparken çaktırmadan kitabın orta yerinde gizli kimi mahkemeye verdiyse, onun mahkeme sonucunu gösteren evrakı inceliyor. Bana soracak olursanız, bu Hükümetin Onur kardeşimin inatla yaptığı protestosunu pek kaale almayacak. Neden diyecek olursanız.
Ben yıllar önce Önceki Rahmetli Fikri Sönmez in, Fatsa’nın nüfusu 15.000 kişiyken 30.000 kişiyi peşine takıp’’’ 70 TL Hakkımız söke söke alırız’’’ diye yırtındığımız, fındık mitinglerine katılmış emekli bir protestocuyum. (O kadar bağırdık ama hükümet o zaman bizi de kaale almamıştı.) Hatta miting sırasında ara ara Hüseyin, Mahir, Ulaş, Kurtuluşa kadar savaş diye de bağırıp ayrıca hükümete de kafa tutuyorduk. Ama hükümet yine korkmayıp, bizim bağırmalarımızı hiç kaale almamıştı. Bu tecrübeyle sabittir. Herhalde 296 gündür inatla eylemini sürdüren ONUR Kardeşimi de hükümet kaale almayacak. Çünkü
Onur kardeşim o resmin hükümet tarafından çekildiğinin farkında. Ama neden çekildiğinin farkında değil. Polis orada resim çekiyor. Onur kardeşimle bir kaç kişi protesto yaparken, resmin ARKA FON’UNDAKİ 100 kişi oturmuş çay kahve içip gülüp konuşup sohbet ederken hiç bir şey umurlarında değil. Bu adamlar resimde görünürken Ankara’daki Hükümet adamları resme bakıp bu millet orada oturmuş keyif sürerken ONURADA NE OLUYOR diye yapılan eylemi ciddiye almıyorlar. Acaba yanılıyor muyum ? Bir daha katılacağım protesto da bunu Onur’la konuşacağım.