AMA CANLI AMA CANSIZ…
Yaşadığı yeri çok kimse sever.
Ağzını-dilini, huyunu suyunu bilir çünkü…
Hayata bakarken gördüğü ilk penceredir yaşadığı yer…
O yüzden de kişiye güzel gelir hep...
Kimi görüşe göre başkaca çaresi de yoktur.
Aslında yaşananlar ve anılar “sıla” yapar o toprakları…
Çünkü yaşanmayan yer toprak parçasıdır sadece…
Peki; ne yaşanır bir memlekette?
Aklınıza ne gelirse…
İyi ve kötü günlerin bütün toplamı elbette…
Tıpkı acı ve mutluluğun toplamı gibi…
Yaşadığın yerin güzel taraflarını görünce sevinir, mutlu olursun.
Sorunlarını görür, üzülürsün.
Soğuk havada delik deşik ayakkabısıyla caddeden geçen bir çocuğa üzüldüğün gibi hem de…
Elinden gelen bir şey varsa, vicdanının isyanını bir parça olsun bastırabilirsin belki…
Eğer gelmiyorsa, o isyan büyür ve bir alev topu gibi sarar seni…
Memleket dediğin piyango değildir.
Acı da, tatlı da vardır içinde…
Sen seviyorsun diye torpil geçmez memleket sana…
Hiç kurtuluşun yoktur.
Az ondan, az bundan tadacaksın çaresiz...
Gün olur, memleket seni kendinden uzaklaştırır.
Gün olur, sen uzaklaşmak istersin.
Ne fark eder ki?!
Sılaya olan mesafeler hiçbir şeyi değiştiremez.
Dönüp dolaşsan da geleceksin o topraklara…
Ama canlı, ama cansız…
İnsan geçmişinden, köklerinden kopamaz ki…
Dışarıda en fırtınalı, en hareketli hayatı yaşasan da geleceksin yine…
Hem de hasretle, gönülden ve koşarak…
Anne-babayı, kardeşleri…
Eşi-dostu, arkadaşları…
Hısımı-akrabayı, yavukluyu…
Yeri-yurdu, ahaliyi…
İyi-kötü yaşananları ve hatta ilk aşkını…
Unutamazsın, unutabilemezsin.
Geride kalan her ne varsa bir kement gibi asılıverir boynuna…
Hızla çekiverir memleketten yana seni…
İşte bu yüzden bir de bakmışsın ki; memleket yolundasın.
Orta yaşı biraz geçtiğinde mezar yeri bakarsın kendine…
Mümkünse en güzel manzarayı seçersin, ölümün ne gün geleceğine aldırmadan…
Ama ille de ölümü düşünerek…
Bütün bunlar bir yana…
Aklındaki tek düşüncedir memleketin toprağında ve koynunda yatmak…
Kışın yağan kar, yorgan sıcaklığındadır artık...
Yazın en kavurucu sıcağında püfür püfür esen rüzgâr, huzur verecektir sana…
Belki de yalnız bıraktıklarına inat, gittiğin yerde yalnızlıklara merhem olacaksın kim bilir…
Ve anlayacaksın ki…
Memleket dediğin yer, yaşanan yer değildir sadece…
Aynı zamanda ölünen yerdir.
Ölünen yerde yaşamaksa sorumluluktur, görevdir.
En ağır sorunlara omuz vermektir.
Daha güzel olacaksa, böyle güzel olacaktır memleket…
Bir yangın varsa, yabancıya has tavırla bakamazsın o yangına çünkü…
Memlekete, memleket gibi bakacaksın.
Koynunda huzurla yatmayı hak edeceksin her şeyden önce…
HOŞÇA KALIN