TAŞI TOPRAĞI ALTIN FATSA
Eskiden İstanbul için taşı toprağı altındır denirdi. Gerçekten de öyleydi. Yaklaşık 51 yıldır İstanbul’da yaşayan bir kişi olarak İstanbul’un taşının toprağının altın olduğu yılları da hatırlıyorum. Su satsanız geçinirdiniz. Mutlaka herkese iş bulunurdu. Ancak İstanbul’da yaşayan biz Fatsalılar açısından, Fatsa’nın taşı toprağı hiçbir yerle değişilmezdi. Fatsa’nın yağmuru, karı, tozu toprağı bizim için değişilmez nimetti. Yalıköy’den et, ekmek, kadınlar pazarından tereyağı, köy peyniri alır, ama ne yazık ki bitirmeye kıyamazdık. Sonra zaman değişti, Fatsa’nın taşı toprağı gerçekten altın oldu.
Keşke olmasaydı.
Delik deşik ettiler Fatsa’mızın mahallelerini.
Eştiler, kazdılar… Yaptıkları tahribat görünmesin diye etrafını çevirdiler.
Korumalar koydular, yaklaştırmamaya çalıştılar pisledikleri yerlere…
Yine yazıyorum: Keşke olmasaydı!
Siyanürle altın ayrıştırmasında yerin hem altını, hem de üstünü mahvettiler. Benim gibi İstanbul’da yaşayan bir yakınımla görüştüm hafta sonu. ‘’Bir daha taşı toprağı altın olan Fatsa’dan değil meyve, tereyağı dahi almayacağım. Getirmeyeceğim İstanbul’a…’’ diyor. Benim mahallem Çamaş’a bağlı, yüksek irtifadayım, ben mahalleden alabilirim dediğimde itiraz ediyor. Gür ormanlarla kaplı, göz dinlendiren yeşillerin yerini bembeyaz toprakların kapladığı kel tepeler aldı. Sen siyanürün havada uçarak yol kat ettiğini düşünemiyor musun? Diye sordu. Haklıydı. Kurtlar, kuşlar, yılanlar, çıyanlar yok oldu işlenen alanlardan. Doğal denge bozuldu. Tabii ki Çamaş’ın tepeleri de, Çatalpınar’ın dağları da aldı nasibini… Biz artık taşı toprağı altın olan Fatsa’dan yerel lezzetleri tadamayacağız.
Ya Fatsa’da yaşayanlar?
Biz Fatsa’yı Fatsa’da yaşayanlarla seviyoruz. Sevdiklerimizin durumu ne olacak? Onların Fatsa’da yetişen ürünleri yememek gibi bir şansları yoktur. Bu yüzden isyan ediyoruz 850 km mesafeden. Etmeye de devam edeceğiz. İnsan hayatı bu kadar hafife alınmamalıdır. Yasal sınırlar içinde yapılan tüm direnişleri, protestoları candan yürekten destekliyoruz. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Çalışmalar ne zaman durdurulursa sonrası kazanç hanemize yazılacaktır. İnanıyorum ki bir gün bu insan haklarına aykırı çalışmalar son bulacaktır.
Keşke Fatsa’nın taşı toprağı altın olmasaydı.
Zehirle mücadele eden tüm sivil toplum kuruluşlarına, yöneticilerine, başkan ve üyelerine candan gönülden teşekkür ederek bitirmek istiyorum.