FINDIK VE FATSA
Son günlerin en gözde konusu fındık fiyatları.
Verilen fiyattan ne üreticinin ne de tüccarın memnun olduğu söylenemez. Doğal olarak, “Düşük fiyat esnafı mağdur etti” diyebiliriz.
Üretici sattığı ürünün karşılığını alamadığı gibi zarar etme aşamasına geldi. Tüccar da doğal olarak aldığı fındığı yine düşük fiyattan sattığı için kar marjı minimum seviyeye indi. Sonuçta bu fiyattan esnafta nasibini alacak.
Esnaf da piyasadaki hareketsizlikten dolayı iş yapamaz hale gelecek.
Kısaca etkilenmeyen kalmayacak. Hatta bu olumsuzluk milletvekillerine hatta Cumhurbaşkanımıza kadar sirayet etti. Ama değişen bir şey olmadı. Yıllardır değişmeyen tek şey fındığın gerçek değerinin bulunamaması.
Üreticisinden, tüccarına, esnafından milletvekiline, bakanından Cumhuraşkanına kadar herkesin dilinde olan fındığın bu talihsiz durumu bana göre yıllar yılı sürecek gibi görünüyor.
Fındıkla ilgili bir yazı yazdığım zaman hemen aklıma sevgili büyüğüm merhum Ata Topaloğlu geliyor. Gazetemize fındıklı ilgili yazılar yazdığı zaman sormuştum. “Ata amca, yıllardır fındık konusunu yazıyorsun; ama bir arpa boyu kadar ilerleme olmadı. Ne olacak fındığın bu hali” soruma “Benden önce de çok yazıp çizenler olmuştu. Hatta ben mecliste fındık konusunu dile getirmiştim; ama bir çözüme kavuşturamamıştım. Benden sonra da sen, fındık konusunu ele alıp değinir, üreticinin hakkını verin diye gündeme getirirsin” demişti.
Valla yıllardır ben de aklımın erdiği kadar üreticinin hakkını savunmaya çalışıyorum; ama bir arpa boyu kadar bir ilerleme göremedim diyebilirim.
Ne kadar büyük bir konuymuş ki, benden öncekiler de ben de bir sonuç alamadım. Ümit ediyorum, bizden sonraki nesil fındık sorununu sahiplenip çözüme kavuşturur. Durum onu gösteriyor.
UNUTTURDUK SANMAYIN!
Bir ara gündeme gelen ama bir türlü yapımına başlanılmayan Çevre yolu projemiz...
Maden arama...
Gaga gölü...
Bu projeler sık sık gündeme taşınıyor ama bir ses soluk yok...
Patlayan içme suyu borularının yapımı için en yetkili kişiye bildirim yapıyorsunuz ilgilenen yok..
Çünkü burası Fatsa.... Sahipsiz bir kent olduk vesselam...
Ama zannedilmesin ki, bu sorumsuzluklara alışacağız... alıştıracağız...unutturduk...Unutturacağız..
Biz sadece bekliyoruz..
Seçim de 2023’te. Böyle bilinsin...
CANIM SIKILIYOR CANIM...
Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınında, ölüm oranı her geçen gün artıyor. Küresel bir salgın haline dönüşen virüs, 2020 Mart ayından itibaren tüm zamanların en çok konuşulan başlığı olma özelliğini sürdürüyor.
Bir yandan salgın, diğer yandan Afganistan’daki gelişmeler ve öte yandan da ekonomik sıkıntılarla boğuşurken; iktidar ve muhalefet arasındaki gerginliğe yol açan söylemlerin toplumdayarattığı sosyopsikolojik etkinin travmaları, şimdi değilse bile ileride görülecek!..
Sözüm, elbette duyarlı insanlar için!..
Vurdumduymazlara lafım yok!..
Bunlar değil mi, maske takmayıp sosyal mesafeyi hiçe sayan...
Bunlar değil mi, sonuçları pozitif olduğu halde, cenazeye ve düğüne giden...
Bunlar değil mi, tedavilerini yarım bırakıp, masum insanlara virüs bulaştıran...
Bunlar değil mi, maske ve mesafe uyarısı yapanları döven...
Bunlar değil mi, maske ve mesafe kurallarını hiçe sayıp, otobüste maskesiz dolaşmaya yeltenen.
Gelinen hale bakın!..
Her gün vaka ve ölüm sayıları artıyor...
Kim ne derse desin, iyi halde değiliz!..
Bu köşenin müdavimleri bilir...
Koronavirüs konusunda, mart ayından bu yana sayısız köşe yazısı yazdım, uyarılarda bulundum...
Bir kişinin dahi hayatını kurtarmaya vesile olduysam, kendimi mutlu sayarım...
Bu can, bizlere Allah'ın bir emanetidir...
Kurallara uymayarak canını tehlikeye atanlar, o emanete ihanet edenlerdir!..
Bu vurdumduymazlıkları gördükçe; canımız sıkılıyor, moralimiz bozuluyor...
Ve "Allah ıslah etsin" demekten başka da elden bir şey gelmiyor.