İLERİ DEMOKRASİ
Ülkemiz diğer ülkelerin aksine, her geçen gün daha da artan bir ileri demokrasi yönetimine ulaşıyor. Üstelik devlet adamlarımız diğer ülkelerin diktatör başkanlarına seslenerek ‘halkının sesine kulak ver, halkın demokrasi istiyor, onların direnişini hafife alma, onlar için en iyi değişiklikleri yap diyebiliyor’. Sokaklarda direnişe geçen, gerçekten demokratik bir düzenle yönetilmek için, yolsuzluklar için isyan eden halk, bizim yöneticilerimizden tam destek görüyor. Bizlerde demokrasinin en gelişmişini yaşayan halkın mensupları olarak gururla izliyoruz bu tabloyu.
Öyle ya, bizim ülkemizde öğrenciler, Başbakanı eleştireceği, protesto edeceği sırada polis tarafında engellenmiyor, biber gazı, tazyikli su sıkmak gibi uygulamalar hiç görülmüş şey değil. Bizde ‘torba yasaları protesto etmek isteyen işçiler, istedikleri yere gidip istedikleri gibi slogan atıyorlar, tüm talepleri de dinlenip, gereği yapılıyor. Onları engellemek ve onları tazyikli suyla püskürtmek gibi bir düşünce de kimsenin aklına gelmiyor.
Gazeteler dilediğini yazıyor, düşünürler her konuda yazıp çiziyor, kimse eyleme geçmemiş düşüncelerinden ötürü hapislerde yıllarını çürütmüyor. Daha suçunun ne olduğunu bilmeden, yılarca hapishane duvarları ardında yaşayıp, sen suçsuzmuşsun diye dışarı salınmıyor. Yazar, çizer, okumuş yazmış birçok kişi, soyut bir fasit dairenin içinde, soyut hayali varlıkların karşında, ne yapacağını bilmez bir halde, derin bir umutsuzluğa kapılmıyor.
Sanatçılar özgürce resim, heykel yapıp, istedikleri gibi sergiliyor. Kimsenin yaptığı heykel, bir sözle bulunduğu yerden sökülüp, başka yerlere fırlatılıp atılmıyor. Kimsenin yazdığı kitap, çizdiği karikatür sorgulanmıyor. Herkes korkusuzca yaşamını, kendi doğrularının gösterdiği yolda sürdürüyor.
Siyasetçiler kendi alınteri ile, halkın isteği doğrultusunda seçilip, en demokratik şekilde parti listelerine giriyor ve en demokratik seçim sisteminde barajsız, engelsiz seçime giriyor. Güçlerini halktan başka belirleyen kimse yok etraflarında. Çoğulculuk prensibi öylesine hakim ki, her yerde çoğunluğa sahip olanlar her istediklerini istedikleri gibi değiştiremiyorlar.
Devlet kurumlarına yapılan tüm atamalar, tam bir liyakat ölçüsünde yapılıyor. Kimse yeteneğinin elvermeği bir işe talip olamıyor. Hamili kart yakınımdır, türü söylemler, birilerinin tavsiyesiyle, sırf birilerinin korumasıyla bir görevi yürütenler, bir ihaleyi yolsuzlukla, yandaşlıkla kazananlar, bir yerde o işe hiç liyakati olmadan sırf birilerine yakın diye iş yapıp da, orayı zarar uğratanlar asla dikiş tutturamıyor. Yapılan her sınav, girilen her iş şaibeden uzak, şeffaflıkla yapılıyor.
Herkes herkesin hakkına sonsuz saygılı, kimsenin arkasından konuşmamayı, kimsenin kuyusunu kazmamayı ilke edinmiş. Ne trafikte, ne yolda ne izde birbirlerine saygısızlık yapmak, ters davranmak söz konusu değil. Sokakların işgali, gücü olanın her şeyi kendine mübah sayması, bu ülkede görülür şey değil. Kurallar herkes için aynı işliyor.
Kadınlar sokaklarda özgürce dolaşıyor, hayatlarını ne kocaları, ne babaları, ne de toplumun baskısı değil, kendi seçimleri belirliyor. Ne töre cinayetleri var, ne durduk yere sokak ortasında infaz edilen çaresiz kadınlar. Şiddet gören kadınların her daim sığınacakları, yardım alacakları merkezler fazlasıyla mevcut. Kadından sorumlu bakanlar televizyon dizileriyle mücadele etmek yerine, kadın hakları için canla başla çalışıyor.
Velhasıl, bu ülkede ileri demokrasinin en ilerisi, hakların en haklısı mevcut. Darısı isyan eden, başkaldıran diğer halkların başına.