NEDEN DIŞLANIYORUZ?
Ülkemizde başarısızlığın faturası hemen başkalarına ciro edilmektedir. Sorumlu ya Bay Kemal, ya da dış güçlerdir. Bu günlerde ise fiyatları artıran, zamlara neden olan, salgında vaka sayılarının azalmamasının nedeni herhalde mafya babaları olsa gerek.
Geçtiğimiz aylarda Çırağan Sarayı dolaylarında İstanbul’da bir meslektaşımız Cumhurbaşkanı korumaları tarafından tartaklanmıştır. Trafiğin gerekenden fazla tıkanmasına isyan etmesi beğenilmediği için karga tulumba bir aracın içine alınmış, daha sonra da Çırağan Sarayına götürülmüş, bu esnada bir vatandaş tarafından cep telefonu kanalı ile kayda alınmış, sağlam giden meslektaşımız kan revan içinde araç içinden çıkmış ve rapor da almıştır. Aylarca soruşturma yapan savcılık araç içinde kamera olmadığı için araç içinde darp olayı kanıtlanamadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı vermiştir. Bu avukat arkadaşı tanımam. Aslında olay bir avukata yapılan darp olayı da değildir. Sağlam giren adam haşat vaziyette araçtan çıkmış ama araç içinde kamera olmadığı için olayın ispatlanamadığı varsayımı ile takipsizlik kararı verilmesidir. Aklıma bir hikâye geldi.
Şöyle: Adam eşinin kendisini aldattığından şüphelenip, bir dedektif tutar. Dedektif bir haftalık takip sonucu şöyle bir rapor verir: ‘’Birinci gün siz evden çıkar çıkmaz lüks bir araba geldi eşinizi aldı götürdü. Aracım olmadığı için takip edemedim. İkinci gün siz çıkınca aynı araba geldi. Bu defa araç temin ettiğimden takip ettim. Bir otele geldiler. Fakat odalarını bilmediğim için ne yaptıklarını tespit edemedim. Üçüncü günü odalarının karşısındaki inşaata çıktım, dürbünümde vardı, elbiseleri çıkardıklarını da gördüm. Sonra perdeyi kapadılar. Gerisini göremedim.’’ Diyerek raporu tamamlar. Eşinden şüphelenen adam derin bir oh çekip, ihanet kanıtlanamadığına göre kadının boşuna günahını almışız diye hayıflanarak, dedektifin ücretini ödeyip, teşekkür eder.
Şimdi dönelim başa: Bir ülke düşünün ki bu ülkede görevi başkalarının hakkını korumak ve geçimini bu yoldan sağlamak olan avukatlar dahi kendilerine uygulanan hukuksuzluğu önleyemiyor. Başka bir ifade ile bir avukatın dahi hukuksuzluk karşısında çaresiz kaldığını görüyoruz. Şimdi böyle bir ülkede parası olan bir yabancının yatırım yapmasını nasıl beklersiniz?
Evet! Din ayrılığının bir etkisinin olduğu söylenebilir. Ama Nasrettin Hocanın dediği gibi hırsızın hiç mi suçu yok? Neymiş efendim araç içi kamera olmadığına göre darp olayı kanıtlanamadığından takipsizlik kararı veriliyormuş. Araca sağlam giren adam haşat çıktığına ve bunda da şüphelilerin bir suçu olmadığına göre bu salak avukat herhalde kendisine işkence yapmıştır. Lütfen kendimizi aldatmayı bırakalım. Hiç kimse aptal veya salak değildir. Verilen takipsizlik kararı aslında bir kişiyi ilgilendiren bir karar değil, doğrudan toplumu ilgilendiren, ülkemizin geleceğini ilgilendiren bir karardır. Benzer kararlarda olduğu gibi…! Hukukun üstünlüğü olmayan ülke dışlanır.