İÇİMİZDEKİ FAŞİST…
Şu insanoğlu ne kadar tuhaf…
Debelendikçe debeleniyor.
Öfkelenmek mi lazım, yoksa acımak mı?
Ortası da yok ki; oraya sığınalım.
Güya canlıların en akıllısı…
Ama sadece akılla selamete eremeyeceğini anlamadı.
Anlayamadı.
Psikologlar; “içimizdeki çocuğu büyütelim” dedikçe…
O gitti “içindeki faşisti” büyüttü.
Son cümle sadece bir iddiadan ibaret olabilir mi?
Sanmıyorum.
Yakın çevrenizden başlayarak dünyaya bir göz atın, vaziyetin fecaatini siz de göreceksiniz.
Faşizmin anlamını bilmeyenler olabilir.
Bu kelime için sözlükler der ki; “baskıcı sistem ya da kişi…”
Bir insan neden “baskıcı” olur?
Baskıcı anlayışın yoğun olduğu sistemler, neden insana hayatı zehir eder?
Ağa, marabasına…
Anne-baba, çocuğuna…
Öğretmen, öğrencisine…
Amir, memuruna…
Patron, çalışanına…
Yaşı büyük olan, küçük olana…
Filan ırk, feşmekân ırka…
Güce ulaşan, ulaşamayana…
Başarılı olan, olamayana…
Daha doğrusu güçlü olan, güçsüz olana neden faşistçe yaklaşım sergiler?
İstisnaları bir tarafa koysak bile…
Geldiğimiz bu berbat tablo, her şeyi özetlemiyor mu?
“İçimizdeki faşist” bataklıktır.
Yaşadığımız sorunlarsa haşereler…
Garip olan şu:
İnsan denen canlı, bu kusurunu görmüş ve çareler aramıştır aslında...
Ya da bazı fırsatlar eline geçmiştir.
İnandığı din demiş ki; “Önce nefsini öldür.”
Psikoloji demiş ki; “Egonu kontrol altına al.”
Evrensel hukuk demiş ki; “Adalet, sadece senin malın değildir.”
İnsanlık demiş ki; “Diğerlerini de düşün.”
Ve medeniyet demiş ki; “İnsana, hayvana, çevreye saygılı ol… Gereğini de yap…”
İçindeki faşisti öldürmek ya da etkisiz hale getirmek için, insanoğluna dört bir yandan reçete yağmış ama nafile…
Kendini yiyip bitiren faşistten kurtulamamış yine de…
Çünkü reçetede yazılanların gereğini yapmamış…
Hakkını yemeyelim; gereğini yapıyormuş gibi yapmış…
Ama o kadar…
Sinekleri öldürerek sorunları çözeceğini zannetmiş insanoğlu hep…
Hâlbuki yanılıp da şöyle bir bataklığa dönüverse…
İşte o zaman her yer çiçek açacak…
Dağlar yeşile boyanacak…
Yetimin, öksüzün yüzü gülecek…
Âşıklar geleceğe cesaretle bakacak…
Korkular, yerini huzur ve güvene bırakacak…
Şarkıların nağmelerinde coşkular zirve yapacak…
Hüzün ve kahır dolu şiirlerin çehresi değişecek…
Böylece insan, yeniden fabrika ayarlarına dönecek…
Ama insan, insana rahat vermiyor ki…
Bu işler zorla olmuyor ki…
İçindeki faşiste gözü gibi baktığı sürece…
Nasıl olsun ki…?!
HOŞÇA KALIN