KİRALIK GELİNLİK
Sizlere zamanla bu sütunlarda ulusal basından veya sosyal medyadan öğrendiğim ilginç olayları örnek alarak bir şeyler vermeye çalışıyorum. Bu gün de öyle düşündüm. İngiltere Başbakanının geçtiğimiz hafta evlendiğini biliyorsunuz. Bilmiyorsanız da bu yazı nedeniyle öğrenmiş oldunuz. Bu evlilik hikâyesinden ders alınacak iki husus vardır.
Birincisi:
Biliyorsunuz geçen yıl pandemi salgını çıktığında İngiltere, özellikle de Başbakan Boris Johnson olayı ciddiye almamış, hemen hiçbir tedbir almayarak sürü bağışıklığı atlatarak salgını yenmek gibi bir yol seçmişti. Kısa sürede çok sayıda ölüm olunca pes etmek zorunda kalıp diğer ülkelerde olduğu gibi bir seri tedbirleri yayınlamak zorunda kalmıştı. Biliyorsunuz İngiltere sözlü Anayasa ile yönetilen bir ülkedir. Yani kurallar konulur, konulmuş olan o kuralların yazılı olması gerekmez, eğer ülkede bir kural varsa herkes o kurala uyar. Pandemi kurallarında da evlilik ve düğünlerin 30 kişi ile yapılması kuralı konulmuştur. İki yıldır birlikte yaşadığı nişanlısı ile geçtiğimiz cumartesi günü yapılan törene alınan kararlar gereği sadece 30 kişinin katıldığı basında yer almaktadır. Ülkenin geleceğini birlikte kurmaya çalıştıkları bakan arkadaşlarından bile çeyrek altın veremeyenler olmuştur. Bizde başbakan yok ama iktidar partisinin ilçe başkanının bile düğünü olsa İngiltere Başbakanına en azından on basar. Ne kurallara uyulur, ne de kurala uymayan iktidar yandaşına müeyyide uygulanır. Aynen kongrelerde olduğu gibi, İstanbul Boğazında Motorlarda yapılan kurtuluş kutlamalarında olduğu gibi…! Bir zamanlar günlük ölüm sayıları ile rekorlar kıran İngiltere şu anda bu hastalığı nerdeyse yenmiş durumdadır. Çünkü bir tarafta Avrupa’da en fazla aşı yapan ülke olduğu gibi bir taraftan da kurallara uymaktadır.
İkinci hususa gelince:
Özellikle ülkemizde ‘’İtibardan tasarruf olmaz!’’ diyenlere sesleniyorum: Koskoca başbakan sadece birkaç saat giyileceğini düşünerek eşinin gelinliğini kiralık olarak almıştır. Bizde olsa çamaşırına varıncaya kadar bir fon bulunup gideri devletten karşılanacağı için bırakın kiralamayı hem de en pahalısından alınır birkaç saat giyildikten sonra da atılır. İşte bu zihniyet yüzünden bizi Avrupa Birliğine almazlar. İngiltere’ye ise Avrupa Birliğinden ayrılmasın diye yalvarırlar.
Demek ki neymiş? Öyle iyi arabaya binmekle, kat-yat sahibi olmakla itibarlı olunmuyormuş. Hanlarla, saraylarla da itibarlı olunmuyormuş. Yani kuralları herkese eşit uygulayıp, kendin de uyarsan dünya çapında itibar sahibi olursun. Daha öncede de Finlandiya başbakanı için benzer bir yazı yazmıştım. Kendi koyduğu kurala uymadığı için yazılan cezayı itirazsız ödeyeceğin beyan etmişti.