ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ
İnsan 70 yaşına bile gelse bazı insani özellikler çocuksu da olsa yerini koruyor. Tuttuğu takımın şampiyon olması halinde tarif edilemez bir sevinç yaşaması gibi…. Gerçekten de kaleme dökülemeyen fiziksel, kimyasal, hatta biyolojik farklılıklar hissediyor vücut yapısında. Sosyal yaşamında da aynı farklılıkları gözlemleyebiliyorsunuz. Televizyonda proğram yapan, milyonları cam ekran etrafında toplayan başarılı sunucular dahi proğramın belli bir süresini tuttuğu takımın şampiyonluğuna ve kutlamalarına ayırabiliyor. İşte ben de yıllarca sizlere görüşlerim doğrultusunda fikir vermek için mümkün mertebe ciddi konuları işlerken bir sefere mahsus olmak üzere tuttuğum takımın şampiyon olmasından duyduğum hazzı paylaşmak istedim. Gerek cumartesi akşamı ve gerekse salı akşamı birinde şampiyonluk, diğerinde Ziraat Türkiye kupasına sahip olmanın mutluluğunu yaşatan takımımla duyduğum gururu dile getirmek istedim. Kan dolaşımımdaki değişiklik, fiziksel ve kimyasal gurur duygusu ile göklere çıkar gibi olduğumu hissettim. Yaşım ve kişiliğim gereği sokaklara çıkıp, korna çalarak, ya da taşkınlık yaparak deşarj olmam mümkün olmadığı için duygularımı burada, bana ayrılan sütunlarda paylaşmak istedim.
Bu arada bu yılki şampiyonluğun Beşiktaş açısından daha da farklı olduğunu yazmadan da geçmek istemiyorum. Gerçekten de benim penceremden 2020-2021 sezon şampiyonluğu farklı bir şampiyonluktur.
Şöyle ki:
Üç büyükler arasında borcu en fazla olan takımdı. Şampiyonlukta iddialı bir kadro kurması çok zordu. Rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe hemen her bölgeye iki, hatta Fenerbahçe bazı bölgelere 3-4 oyuncu alırken Beşiktaş bir oyuncu bile alamıyordu. Fenerbahçe transfer ettiği oyuncuları özel uçaklarla getirirken Beşiktaş hiç oyuncusu bulunmayan sağ bek için aldığı Fransız Rosier’in transfer evraklarını son dakikada trafiğe takılmamak için motosikletle TFF’ye yetiştirmişti. Ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Ancak bu kadarını başarabilmişlerdi. Forvette sıkıntı vardı. Sakatlığı tartışılan bir oyuncuya güvenilmek zorunda kalınmıştı. İlk haftalar Trabzon’daki galibiyet dışında hiç de iç açıcı sonuçlar alınamamıştı. Ben bile inşallah düşme tehlikesi yaşamayız diye dua ediyordum. Sergen Hoca bir taraftan takımı toplarken diğer taraftan oyuncuların kişisel performansını geliştirerek benim gibi düşünenleri utandırarak takımı iddialı duruma getirdi. Özellikle arka arkaya alınan Başakşehir ve Fenerbahçe galibiyetlerinin arkasından … Daha sonra forvetteki Cenk Tosun, Abubakar gibi gol umutlarının, Hasiç gibi hamle oyuncularının sezonu kapatması, arkasından Oğuzhan Özyakup gibi oyun kurucunun sakatlığı takımı çok zor durumda bırakmıştır. Rakipleri hangi oyuncuyu oynatsak diye düşünürken, bazı haftalar bu sakatlıklara kart cezaları da eklendiğinden yedek kulübesinde 3-5 genç takım oyuncusu ile oyuncu değiştiremeden 38 yaşındaki oyuncuyu 90 dakika oyunda tutarak maçları bitirmek zorunda kalıştır. İşte bu şampiyonluk bu nedenle çok daha kıymetlidir. Geçtiğimiz yıllarda maç yapacak sahası olmadan da şampiyon olmuştur. Zorlukların, çilelerin takımını, takımım Beşiktaşı tekrardan kutluyorum.