MİLLET BAHÇESİ, HARİKALAR DİYARI GİBİ OLUR MU?
Bizim memlekette hizmet istemezsen kolay kolay alamazsın.
Bazen istesen bile alamazsın ama eğer istemezsen hiç alamazsın.
İtiraf etmek zor olsa da bu böyle…
Biz, bize benzeriz çünkü…
Her ne kadar vatandaş olarak yetkilileri topa tutsak da, biz onlardan farklı değiliz.
İşin bir başka boyutu…
Ankara, tarihin her döneminde puslu bir havayla karşılamıştır Anadolu insanını…
Bürokrasisini, siyasetini aşıp hizmete kavuşması imkânsız değilse de çok zordur.
Kapısında dilenci durumuna düşürmeden, burnundan fitil fitil getirmeden sana istediğini vermez.
Labirenti gör, bizim Ankara’yı görme…(!)
Sanırım bu yönde düşünen sadece ben değilim.
Malumunuz…
Bu yılın başında Çevre ve Şehircilik Bakanı Ordu’ya geldi.
Tabi Fatsa’ya da uğradı.
Ve bir büyük projeden söz etti.
Ettiği söz şuydu: “100 dönümlük eski çöplük alana Millet Bahçesi ve 520 dönümlük alana da Kentsel Dönüşüm Projesi yapılacak.”
Sanırım bunun Fatsa’yı heyecanlandıracağı düşünüldü.
Aksi takdirde müjde gibi açıklama yapılır mıydı?
Aslında “heyecan” konusunda haksız da sayılmazlar.
Zira Fatsa’nın Samsun girişindeki çehresinin hale-yola girmesi için böyle bir projeye şiddetle ihtiyaç var.
İlave olarak da kentsel dönüşüme tabi…
Ama ne var ki; bakanın açıklamasında takvim yok.
Tersliğe bakın siz…(!)
Dört ay önce yaptığı açıklamayı oturup yeniden okudum.
Kaç defa okuduğum bana kalsın ama hiçbir satırında projenin tarihinden söz edilmiyor.
Sadece “yapılacak, edilecek” şeklinde bir metin yumağı var elimizde…
Bu durumda söz konusu açıklamaya inanmalı mıyız?
Öyle ya… Koskoca bakan taa Ordu’ya, Fatsa’ya gelip açıklama yapıyor.
Aslında inanmak lazım…
Ama bir şartla…
Hangi şart o?
Geçmişte yapılan açıklamaların yerine gelip gelmediğine bakmak…
Harikalar Diyarı’nı hatırlar mısınız?
Onu da dönemin yetkilileri açıklamamış mıydı?
Koca koca posterlerle billboardları süslememişler miydi?
Harikasından vaz geçtik, diyarımız nerede bizim?
Yaklaşık on yıldır bir Allah’ın kulu da çıkıp bunun hesabını vermedi.
Yoksa veremedi mi?
Fatsa halkı Ankara’dan nasıl görünüyorsa, açıklama yapma tenezzülünde ve lütfunda bulunmadılar bile...
Bütün bunları yaşadıktan sonra “işkillenmek” hakkımız değil mi?
Sadece gazımızın alındığı hissine kapılmamız normal değil mi?
Çözüm ne peki?
Bu da sorulur mu?
Elbette topyekûn Fatsa olarak bu işin ardını bırakmamak…
Hizmetin bir an önce gelmesi için Sn. Hilmi Güler’in, Sn. İbrahim Etem Kibar’ın yanında durmak…
Yerel muhalefetin de desteğini alarak…
Bu ve benzeri projelerde siyaset üstü duruş sergilemeliyiz çünkü…
Ki; başkanlar, Ankara’ya vardıklarında daha güçlü olmaları adına bütün Fatsa’nın desteğini arkalarında hissetsinler ve görsünler.
Dedik ya; eğer istemezsek hiçbir hizmet alamayız.
Dolayısıyla ihtiyacımız olan bütün projelerde bu direnci, ısrarı ve birliği sağlamalıyız.
Aksi halde daha çok bekleriz biz…
Bu arada tarihe not düşelim:
Fatsa’ya kadar gelen “koskoca bakanın”, altın madeninden tek kelime söz etmemesi dikkat çekici, düşündürücü ve endişe verici olmuştur.
HOŞÇA KALIN