KADIN ÖRGÜTLENMESİ
Bir ülkede, bir tek kişi bile, dilinden, kimliğinden, dininden kaynaklı ayrımcılığa uğruyorsa nasıl ki o ülkede özgürlükten bahsedilemeyecekse, bir tek kadın bile kadın olduğu için eziliyorsa, cinsel kimlikler üzerinden ayrımcılık yaşanıyorsa, hangi gerekçe ile olursa olsun, bir ezilme ilişkisi meşru kabul ediliyorsa, orada gerçek özgürlükten kimse için bahsedilemez. Evet kadınlar özgür olmadan erkekler de özgür olmayacaktır.
“Her şeyi bildiğini zannedenler” kadınlar adına yine kadınlara rağmen, kendi öğretilmiş önyargıları içinde kadınları anlatır. Ve bu anlatımlarda bir tek, kadının kendisi yoktur. Erkek egemen ideoloji, hiçbir hak-hukuk gözetmeksizin kadın üzerinde kendi egemenlik tahakkümünü kurarken; kendisinin istediği ve gene kendisinin belirlediği sınırları çizilir kadının! Oysa, kadının kendi iradesi dışında ona atfedilen tüm sıfatlara karşı durarak, erkek egemen ideolojiye ve dolayısıyla toplumun değer yargılarına karşı bir eleştiri sunmak, başkaldırmak zorundayız. Tarihi erkekler yazdığı ve maalesef yanlış yazdığından, kadın, toplumsal gelişmenin alt-üst oluşu içinde kendi tarihinden (yazılı tarihinden) yoksun olarak vardır. Ve bu varlığı sürekli çelişkiler yumağı içinde durmaktadır. İçinde yaşanılan sınıflı sistemden de bağımsız olmayan bu çelişkiler yumağının çözümü ne yazık ki çok uzun yıllar alacaktır.
İşyerinde patron, evde erkek, sokakta tüm toplum kadının efendisi, sahibi edasıyla hayatı belirlerken, kadının; herkese, her şeye yetişmek zorunluluğu ile şekillenen, katlanan sömürü dünyasında bir tek kendine, kendi iç sesine koşacak vakti kalmaz. Cinsiyet ayrımcılığı aileden, çalışma hayatına, binlerce yıldır erkeğe uydulaştırılmış, bağımlılaştırılmış kadının, kendini bulabilmesi, susturulan sesini yükseltebilmesi için hemcinsleriyle birlikte el ele ve erkek egemen ideolojinin kadınların sesini kısmak için ürettiği kadınca rekabete karşı dayanışma ilişkisi içerisinde örgütlenmelidir. Sendikalarda, meslek örgütlerinde, siyasi partilerde genel sınıfsal çıkarların mücadelesini farklı cinsle birlikte veriyor olmamız, kadın mücadelesinin bağımsız olması gerektiği gerçekliğini de ihtiyacını da ortadan kaldıramaz ve kaldıramıyor da. Gürcü şairin dizelerinde anlattığı gibi kulak verin kadınların sesine…
Kimi sarı, kimi siyah sıcacık yürekleriyle doldurdular yüreğimi dünyadaki tüm kadınlar…
Tarihin unutturulmaya çalışılan gerçekliğinde milyonlarca kadın, niye açlık, yoksulluk, sömürü.. Niyedir bunca savaş diyerek yaktılar ateşi….
Tek tek toplayalım silahları, yok edelim.
Tek tek toplayalım tüm renkleri, dilleri, özlemleri kucak kucak.
El ele yürek yüreğe topladıklarımızı savuralım dünyaya
İşte o an barış, binlerce rengarenk çiçek dolacak yeryüzüne,
Bir Gürcü olsam da ben, herkes gibi akıyor gözyaşlarım.
Rüzgarın esintisine, kuşların kanatlarına yüklenmiş gelen
“Kürt, Ermeni, Çerkez, Arap …. tüm Kadınlarınmerhabası”nı hissedin. Bu “merhaba” başka.
Kadınların özgürleşme yolunda, Barış kadınlarının “merhaba”sı.
Kucaklaması size kalan…