DEMİR YOLUNU GÜNDEMDEN DÜŞÜRENİN KAŞIĞI KIRILSIN(!)
Kovboy filmlerini izlemeyen yoktur sanırım…
İzlemesi keyif verir. Aksiyon sahneleri sayesinde sürükleyicidir.
Bir yandan da o dönemde Avrupa’dan gidenlerin, “Kızılderili” diye bildiğimiz yeni kıtanın yerlilerine neler yaptıklarını görürüz.
Elin Amerikalısı bunu bile bir “kahramanlık öyküsü” tadında sunar.
Çeşitli “kepazeliklerini” sundukları gibi…
İtiraf edelim ki; kültürel yayılmacılıkları adına sinemayı çok başarılı kullanmışlardır.
Son günlerde çok fazla kovboy filmi izlediğimi de kendi adıma itiraf edeyim.
Ve gördüm ki; bu gün dünyanın en büyük küresel gücünün kurulmasında demir yolları önemli yer tutuyor.
Hemen her filmde ya bir demir yolu inşaatını ya da tren seyahatini konu alan sahneler var.
Ülkenin en ücra kasabasından bir tren yolu geçtiğinde, o kasabanın ve çevresinin her bakımdan canlandığını görüyoruz.
Sosyal, ekonomik, kültürel vs… Aklınıza gelebilecek her alanda hızlı bir değişim söz konusu…
Bu tabloyu özetledikten sonra ülkemize dönelim. Hatta Karadeniz’e…
“Zavallı Karadeniz”, çetin arazi şartlarından doğan coğrafi zorluklarıyla, bu güne kadar birçok avantaja kavuşmakta anlamsız gecikmeler yaşamıştır.
Halen de yaşamaktadır.
Bu bir kader midir?
Niye olsun?
Başaramaz mıyız peki?
Kara yolunda dağı-taşı delerek veya dümdüz ederek geçit vermez dağları aşan biz, bu işi neden başaramayalım?
Bu güne kadar ulaşım alanında yapılan yatırım ve hizmetleri düşündüğümüzde, Samsun’dan Sarp’a kadar varacak bir demir yolu hiç de imkânsız görünmüyor.
Yetkilisine, siyasetçisine, vatandaşına kime sorarsanız sorun…
Karadeniz insanı olarak biz bu hizmeti hak ediyoruz.
Biz, bu hayali kuralı çok oldu.
Neredeyse 20-30 yıldır bunu sayıklıyoruz.
Bu saatten sonra asla geri dönüş olamaz.
“Önce hayaller ölür” gerçeğinden yola çıkarak, olayın ilk aşamasını tamamladık zaten…
Hayallerimizin ölmesine izin veremeyeceğimize göre, şimdi de ikinci, üçüncü aşamalara bakalım.
Önce Karadeniz ayağa kalkacak, sonra da proje gerçekleşecek.
Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin…
Buna Amasya, Tokat, Gümüşhane’yi de ilave edin…
Bütün bu illerin siyasileri, bürokratları, STK’ları, sanatçıları, basını ve vatandaşları aynı anda harekete geçmelidir.
Herkes üzerine düşeni eksiksiz yapmalıdır.
Bunu yapabilirsek bakın bakalım bu devasa hizmet geliyor mu, gelmiyor mu?
Resmi büyütelim:
Ulusal basında ve ülke genelinde bu bölgenin ne kadar iş insanı, akademisyeni, sanatçısı, sporcusu, basın mensubu, bürokratı, siyasetçisi vs. olduğunu şöyle bir düşünün…
Tüm bu alanlarda bu ülkenin kaderine yön veren büyük bir çoğunluğun Orta ve Doğu Karadeniz’den olduğunu göreceksiniz.
Tek tek isim saymak o kadar güç ki…
Sahip olduğumuz bu gücün akılcı ve ortak hareketi sonrasında neler olmaz ki…
Deyim yerindeyse “bütün Türkiye sallanır.”
Ondan sonrasını Türkiye düşünsün(!)
Yeter ki; şu hantallığı ve ölü toprağını üzerimizden atalım.
İnanın olmayacak bir iş değil…
Çevreye duyarlı bir taşımacılık istemez miyiz?
Daha güvenli bir seyahat istemez miyiz?
Kara yolunun yükünü hafifletmek istemez miyiz?
Taşımacılığı, daha uygun ücretlerle yapmak istemez miyiz?
En önemlisi de bu bölgenin makûs talihini değiştirmek istemez miyiz?
Elin oğlunun yüzyıllar önce hesaba katıp başardığı işi, eğer biz şimdi yapamayacaksak ne vakit yapacağız?
Ankara’nın kulağını ne zaman çınlatacağız?
Çok sayın siyasilerimiz yıllar önce fizibilite çalışmalarının tamamlandığını söylemişti.
Nerede bu çalışma?
Neden devamı gelmedi?
Belki de işe bu noktadan başlamalıyız.
Elinden geleni yapmayanın ve gündemden düşürenin kaşığı kırılsın(!)
HOŞÇA KALIN…