ÇIRPINDIKÇA BATMAK
Eskiden nerdeyse ekim ayının ortalarından sonra kar yağışına tanık olurduk. Son yıllarda hep ileriki aylara kaymaya başladı. Geçtiğimiz hafta nihayet büyük bir sevinçle kar yağışının geleceği müjdesini aldık. Tabii ki bu beklentilerin İstanbul ve Ordu bağlamında olduğunu ayrıca söylemek istemiyorum. Yoksa Doğu Anadolu’da çok önceden yağdığını biliyoruz. Ne yazık ki beklentimiz karşılık bulmadı. Özellikle İstanbul’da şöylesine bir yağıp geçti. Meğer bizden daha fazla bekleyenler de varmış. Siyasi iktidarın sözcüleri sanki kar yağmış, yollar kapanmış, saatlerce direksiyon başında bekleyenler açlık ve susuzluktan perişan olmuş gibi açıklamalar yapıyorlar. Kasıla kasıla: ‘’Kar yağışlarında CHP li belediyeler sınıfta kalmıştır.’’ Diye beyanatlar veriyorlar. Aslında bu tespit değil temennidir. Keşke kar yağsa da yollar kapansa şu İstanbul ve Ankara’da yaşayanlar bir perişan olsalar da kıs kıs gülüp bu belediyelerin rezil olduğunu daha coşkulu söyleyebilsek diye dua ediyorlar. Onlar için önemli olan halkın perişan olması değil, belediyeleri kötülemek için ellerine fırsatın geçmesi… Şimdi kimse bana niyet okuyuculuğu yaptığımı söylemesin. Çünkü daha kar yağmadan, yollar kapanmadan CHP li belediyelerin sınıfta kaldığını açıklamanın başka türlü izahı olamaz.
Şimdi aklıma başka şeyler de geldi. Örneğin büyükşehir belediye meclis toplantılarını sosyal medya ya da akşam haberlerinden izliyoruz. Büyükşehirlerde yaşayanlara yapılmak istenen hizmetleri engellemek için sudan bahanelerle muhalefet edip, halkı zor duruma sokmaya çalışıyorlar. Güya halk bu zorluklar nedeniyle CHP ye oy vermeyecek, Onlara oy verecek. Yarım kalan ulaşım projelerinin tamamlanması için kredi almada çıkardıkları engeller de, Asbestli boruların yenilenmesi için alınması istenen kredinin engellenmesinde, halk ekmek satış noktalarının artırılmasının engellenmesinde olduğu gibi… Sonra ne oluyor? Bütün bu engellemelere karşılık gerek İstanbul’da ve gerekse Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanları bir yolunu bulup, eksik kalan projeleri tamamlıyorlar. Sabit Halk Ekmek satış büfesi yerine seyyar satış noktaları açıyorlar. Yapmak istedikleri hizmeti yine de yapıyorlar.
Peki ya ne oluyor?
Ne olacak? Çırpındıkça batıyorlar. Geçen hafta yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bugün seçim yapılsa ve Erdoğan ile Yavaş yarışsa yuvarlak rakam % 5 Yavaş önde çıkıyor. Yine aynı araştırmaya göre Erdoğan ile İmamoğlu yarışsa % 4 civarında İmamoğlu fazla oy alıyor. Bu sefer bu açığı kapatmak için Saadet Partisine koşuyorlar, oy oranı saadetten de küçük partilerin kapılarını çalmaya çalışıyorlar. Halbuki yağmayan kardan, kapanmayan yollardan medet umup CHP li belediyelerin sınıfta kaldığını söylemek gibi abes işlerle uğraşacaklarına halkın yararına olan işere destek verseler kuruldukları yıllardaki gibi daha fazla ilgi görecekler. Hem halk zarar görmeyecek, hem de CHP li belediyeler halkın gözünde bu denli büyümeyecek.
31. Mart 2019 seçimlerinde de aynı hataya düştüler. CHP adayı İmamoğlu anasının ak sütü gibi helalinden seçimleri kazanmıştı. Bugün ABD de seçimi kaybeden Tramp’ın tepkisine karşı çıkanlar, 31 mart sonrası ‘’hiçbir şey olmasa da mutlaka bir şeyler olmuştur.’’ Gibi Türk siyasi tarihine damga vurmuş saçmalıklarla yaklaşıl 13 000 oyu yeterli saymayıp, ellerindeki iktidar gücü ile haksız olarak seçimlerin yenilenmesini sağladılar. Ne oldu? Halk adeta balyoz gibi vurarak bu defa 800 000 oy fark atarak, ders verdi. Sözün özü çırpınmaya hiç gerek yoktur. Halkın yararına olanlara lütfen