YOK YIL
Bu yazı bu yılın son yazısı olacak. Genellikle yılbaşı yazılarında geçmiş yılın değerlendirilmesi, gelecek yılın temennisi üzerine yazarım. Her ne kadar mesleki ayrıcalıklar yaşamış olsam da 65 yaş üstüne uygulanan yasaklar nedeniyle çok uzun süre ceza çekmek zorunda kaldım. Aylarca evden dışarı çıkamadık. Nisan ayında hukuktan sınıf arkadaşlarımızla bir yıl önceden planlanan üç günlük Sivas programı vardı. 70-80 kişilik büyük gruptan ayrıldıktan sonra 10 kişilik küçük bir grup ile Sivas’tan sonra Malatya ve Adıyaman yapacaktık. Uçak biletlerimizi iptal ettirdik, hava yolundaki alacağımızı hala almadık. Yine 2020 yılı içinde bir aylık Barcelona arkasından da Portekiz ve Endülüs programlarımız vardı. Hepsinden vaz geçtik. Daha doğrusu vazgeçmek zorunda kaldık. Az kalsın yazlığa gidemeyecektik. İstanbul’da bir dairenin içinde geçen yaklaşık üç aydan sonra Bodrum’da hareket alanımız 500 m lik bir açık alana yayıldı. Yine de yazları yaptığımız kısa süreli tatil kaçamaklarını yapamaz olduk. Bu arada 47 yıl önce Fatsa lisesini birlikte bitirdiğimiz arkadaşlarımızla Fatsa’da buluşacaktık, iptal etmek zorunda kaldık. Yine de şükrettik, şükrediyoruz. 2019 yılının ortalarında yılların verdiği yorgunluğu dikkate alarak 2020 yılında yeni iş almamayı, yavaşça tasfiyeye gidip iyi bir 2020 yaşamayı planlıyordum. Yani 2020 nin dolu dolu çok yıl olmasını arzuluyordum. 2020 çok yıl yerine YOK YIL oldu. Unutmak istiyorum. Bu bir yılımı yaşadığımdan da saymıyorum. Yaşımı bir yaş küçük söyleyeceğim.
Şimdi geçirdiğimiz bu badirelerden sonra 2021 için iyi temennilerde bulunmak isterim. Covit-19 dan kurtulduğumuz, pırıl pırıl, umut dolu bir yıla kavuşmayı herkes gibi çok arzu ediyorum. Fakat hey hat covid olmasa da içimde arzu ettiğim o güzel günleri görmenin çok mümkün olmayacağı gibi bir his var. Çünkü toplum o kadar çürüdü ki ben ve benim gibi insanların bir daha o güzel günleri görme ve yaşama şansları çok çok zayıfladı.
Geçen akşam bir kanalda spor programında Sayın Fatih Altaylı’yı izliyorum. O da benim gibi… İsyan ediyor. Toplumun çürümüşlüğünden, koktuğundan bahsederken Futbol Federasyonuna söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. Bir başka spor eleştirisinde futbol hakemlerinin mahkeme hâkimleri gibi olduğundan bahsediliyor. Hiç kimse ne hakemlere, ne de hâkimlere güvenmiyor. İşsizlik almış başını gidiyor. TÜİK in yaptığı açıklamalara kendileri bile inanmıyor. Faizi artırmayacağız diyenler, faizlere zam üzerine zam yapıyorlar. Mahkeme kararları tanınmıyor. Anayasanın amir hükümleri hiçe sayılıyor. Basın özgürlüğünde dünya sıralamasında nal topluyoruz. En cesur yazarlar bile artık içlerinden geldiği gibi yazmaktan korktuklarını açıkça sayfalarında dile getirebiliyorlar. Böyle bir tablo içinde yeni yıla giriyoruz.
Bütün bu karanlığa karşın bir şeyin bitmemesi gerektiğini biliyorum. Yani ÜMİT! O bitmemesi gereken ümidimi muhafaza ederek 2021 ve gelecek yılların aydınlık olmasını umuyorum. Herkese mutlu yıllar diliyorum.