BÜYÜYORUZ
Ülkece müthiş bir büyüme endeksi ile karşı karşıyayız. İktidar sahipleri ve onların destekçileri ne zaman konuşsa, dünyada herşeye rağmen büyüyen ve büyümeye devam eden tek ülkeyiz. Tüm dünya ülkeleri, koronavirüs salgını ile ister istemez ekonomik zorluklar yaşadığını ilan etse de, bizim yöneticileri dinleyince mutlu olmamak elde değil.
Madem ekonomi, işsizlik bu denli iyi durumda, neden bir türlü tam kapanma sağlayamıyoruz da, hafta sonları göstermelik bir sokağa çıkma yasağı ile idare ediyoruz. Tüm çalışanlar işe gidip gelmek zorunda. Sadece, yeme- içme, eğlence, kültür, sanat sektörü çalışamıyor.
Şu anda bile bu sektörlerde çalışanlar çok büyük bir sıkıntı içinde çünkü. Göstermelik bir yardım kimseye yeterli gelmiyor, devlete olan tüm borçlar birikiyor, insanlar bir de kısa çalışma ödeneği ile asgari ücreti dahi alamazken, aksine çocuklar evde olduğu için de, masraflar daha da artıyor. Tiyatrocular, sahne sanatçıları, sinemacılar her geçen gün çıkmaza giriyor.
Uzmanlar her gün televizyona çıkıp, maske, mesafe ve bağışıklık önemli diyorlar da, bağışıklığı arttırmak için iyi beslenmek ve stresten uzak durmak gerekiyor. Üstelik bol protein, et, yumurta, peynir, zeytin, baklagil, balık, sebze, meyve yemek, besin destekleri de almak gerek. Bunları almak için de, iyi para gerekiyor. Etin kilosu 70 liradan, balıkların kilosu 40- 50 liradan başlıyor. Alabilene aşk olsun. Kısa çalışma ödeneği 1.000 lira. Yardım desen o da 1.000 lira. Peki bu ülkede büyüyen kesim kim. Çok değerli iktidar sahiplerinin bahsettiği büyüme devlet erkenının lüks tüketim harcamaları olmasın. Ejder meyveli tatlıların, köşklerin, sarayların milyonluk bütçeleri olmasın.
Bazı devlet erkanı da vatandaş, açız, ekmek bulamıyoruz deyince, o zaman pasta yeyin diyerek, Fransız aristokrasisine atıfta bulunabiliyor. Aslında şunu artık bilmemiz gerekli. Biz sınıfsal bir düzen içinde, aristokrasi, saray erkanı gibi sıfatlarla mı yönetiliyoruz; yoksa halen demokrasi geçerliliğini koruyor mu? İnsanlar bir kısım insanların tüm ihtiyaç fazlası hayatını üstlenip, kendi hayatlarından vaz mı geçiyor, yoksa her birey kendi emeğiyle hakettiği düzeyde yaşıyor mu? Kim büyüyor, kim küçülüyor? Artık bu soruların cevabını lütfen cevaplayın….