CESARET VE ŞİMARIKLIK
Bu günlerde müsait oldukça TBMM deki bütçe görüşmelerini izliyorum. İbret alıcı ve çok çarpıcı konuşmalara tanık olduğumu söyleyebilirim. Bana birçok konuda geçmişle ilgili de çağrışımlar yaptığı oluyor.
Şöyle ki:
Bundan nerdeyse 15 yıl öncesiydi. Fatsa’da yerel iktidar değişmişti. Belediyenin tüm tesisleri ilk defa (ANAP-DYP-ANAP yönetimlerinden sonra) AKP iktidarına geçmişti. Tesislerde AKP ye oy veren konuklar sanki o tesisin müşterisi değil sahibi gibi hareket ederek, kendilerinden olmayanlara hizmet edilmesini yadırgar bir hava içindeydiler. Ya da bize öyle geliyordu. Hatta bir seferinde avukat olan eşim bile Çamlık Tesislerinde gördüğü hizmetten rahatsız olmuş, bir daha gelmesek mi diye sesli düşünmek zorunda kalmıştı. O’na bu tesislerin herkesin olduğunu, hizmette bir kusur olursa kusura karşı çıkabileceğimizi, kendini bilmeyen birkaç şımarık yüzünden hepimize ait olan tesise küsme lüksüne sahip olamayacağımızı söylediğimde de bana hak vermişti. Bu yakınma ile ilgili ise iktidarda olan yöneticilerin en ufak bir etkisinin olmadığını yazmadan da geçmeyeceğim. Sadece kraldan çok kralcıların sağa sola emir yağdırmaları dikkat çekiyordu. Zaman içinde Onlar da herkesin tesisi ve herkesin belediyesi olduğunu anladılar. Şu anda öyle bir rahatsızlık hissetmediğimi de söylemek isterim.
Gelelim bütçe görüşmelerine:
Biliyorsunuz ki bugünkü meclis de bu günkü bakanlar kurulu da Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden önceki gibi değil. Her ne kadar daha güçlü meclis denilse de yüce meclisin kanun yapma yetkisine seçenek Cumhurbaşkanlığı kararnameleri var. Denetim yetkileri ellerinden alındı. Bakanların meclise hesap verme gibi sorumlulukları eskisi gibi değil vs. vs. Bu da yukarda yazdığım yerel yönetime yeni gelmiş partiye oy veren seçmenler gibi Sayın Bakanları biraz daha cesur, hatta kusura bakmasınlar ama biraz daha şımarık hareket etmeye itiyor. Ülkede bilgi alma zaten yok oldu. Ülke yönetim ile ilgili bir soru sorulduğunda ya devlet sırrı, ya da ticari sır denilerek cevap verilmiyor. Bir Sayın Milletvekili her nasılsa bir yolunu bulup açık bir nokta yakaladığında ve bunu dile getirdiğinde Sayın Bakanlar adeta küplere biniyorlar. Milletvekillerine o kadar tepeden bakıyorlar ki sanki binlerce insanın oyunu alan milletvekili değil de kendileri imiş gibi hakaret yağdırıyorlar. Atanmış bir bakan seçilmiş bir vekile beyninden konuş diyebiliyor. Aslında olay sadece atanmış veya seçilmiş ayrımında da eğil. Bakanlık- vekillik seviyesine gelmiş kişilerin bu tür lafları değil yüce meclisin saygıdeğer kürsüsünde kavgada bile söylememesi gerekir. Ama bizim ülkemiz öyle bir noktaya geldi ki ben yemek yediği çatalla dişini karıştıran bakanlarla aynı sofrada oturduğumu hatırlıyor ve O bakan adına utancımı bir türlü unutamıyorum. Cesarete evet ama şımarıklığı kabul edemiyorum.