FATSA’DAN BAŞKA NEYİMİZ VAR?
Yaşadığı yer, güllük gülistanlık olsun istiyor insan…
Yaban ellerdeki diyarlara imrenip durmasın mesela…
Oraları ballandıra ballandıra anlatmasın kişi, Fatsa’ya döndüğünde…
Zira zor geliyor, acı veriyor.
Şu soru tuz biber oluyor üzerine:
“İyi de bizde niye yok?”
Soruyu sormak son derece kolay da…
Cevabını bulmak o kadar basit değil…
O labirente girildiğinde karışıyor ve çatallaşıyor her şey…
Sonra bir engele daha takılıyor insanın aklı…
“Nerede hata yaptık biz?”
Öyle ya… Bir yerde yanlışlık ve sıkıntı varsa, hata da vardır.
Bunun aksini düşünen var mı?
Ne yapmalıyız peki?
Açık söyleyeyim; önümüzde iki yol var.
Ya; “Geçmiş geçmişte kaldı, önümüze bakalım.” diyeceğiz.
Ki bu; tozu toprağı halının altına süpürmekle eş değerdir.
Beylik bir yaklaşımdır ayrıca…
Ya da; hatalardan ders çıkaracağız.
Bu söz, bir klişeden ibaret olsa da doğrusu budur.
Başarabilene ilaç gibidir.
İyi de nasıl başaracağız?
“Hatalardan dersimizi aldık” diyelim.
Yetmez ki… Alınan dersin gereğini yapmak var devamında...
İşte, labirentin en çıkmaz ve en düğümlü yerindeyiz.
Biz zaten bundan sonrasını beceremiyoruz.
Nedir o beceremediğimiz?
Konuşmak… Bildiğin konuşmak…
Lütfen; hayret edip, beni de hayrete düşürmeyin(!)
Biz, sorunlarını açık- seçik konuşabilen bir ilçe olamadık hiçbir zaman…
Sağda solda, çeşitli ortam ve platformlarda söylenenleri-söylediklerimizi konuşmadan saymayın sakın!
Şiddetle itiraz edeceğimi söyleyeyim size baştan…
Çünkü bir konuşma, hedefe varırsa konuşmadır.
Boşluğa yaptığınız konuşmayla sadece içinizi dökersiniz.
Gördünüz mü? Gizli geçitlerde hala yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.
Geçidin görülmeyen diğer ucundan bir ses gelmeli ki; çıkışı bulabilesiniz.
Aksi halde yol aldığınızı zannetseniz de, bulunduğunuz mıntıkada dönüp durursunuz.
Yakışır mı Fatsa’ya? Bu mudur gönlümüzdeki Fatsa?
Hadi size işin kolayını söyleyeyim. “Bu kıyağımı da” unutmayın(!)
Yöneticisi, odası, STK’sı, siyasetçisi, basını, amiri-memuru, gurbetçisi, sanatçısı, esnafı, çiftçisi, öğrencisi, kadını-erkeği, çalışanı, çalışmayanı vs…
Velhasıl Fatsa’nın bütün sosyal katmanları bir araya gelecek…
Ya da onların temsilcileri toplanıp konuşacak…
Bir söz söylemek için, bu memlekette yaşamak yeterli kıstas olacak…
Ve her söz, olumlu ya da olumsuz değer görmeli... Yankı bulmalı…
Peki; Fatsa bunu başarabilir mi?
Umutsuzluk gibi olmasın ama hiç sanmıyorum.
Yine labirentteyiz.
Bu memlekette kent konseyi kurulacak da, insanlar bir araya gelecek de, medeni ve demokratik seviyede konuşacak da… “Ölme eşeğim ölme…”
Bizim Harikalar Diyarımız vardı, ne oldu?
Trafik ve otopark sorunu ve maceramız ne durumda?
Fatsa’nın kamburu sahil yolu, çevre yolu olmadan nasıl çözüme kavuşacak?
Nerede kaldı ayrıca bu çevre yolu?
Barınaktaki balık halimiz daha ne kadar Rusya’ya bakacak?
Arka mahalle ve sokaklarımız ne zaman ihya olacak?
Gençlerin sosyal ihtiyaçları ne vakit masaya yatırılacak?
Belediyemiz mali sıkıntılardan nasıl kurtulacak?
Kültürel-sanatsal potansiyelimiz nasıl olacak da gün yüzüne çıkacak?
Tartışması hiç bitmeyen altın madeni işkencesi daha ne kadar sürecek?
Bu memleketin varsılı, aynı memleketin yoksulunu ne zamana kadar görmezden gelecek?
Konuşmayalım mı? Sormayalım mı?
Size labirentten sesleniyorum: Fatsa’dan başka neyimiz var bizim?
HOŞÇA KALIN