ALTIN MADENİ GÜNLÜĞÜ
Fatsa Belediye Başkanı geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, özetle ‘ şehrimizde faaliyet gösteren Altın Madeni şirketinin bir zararı olduğu yönünde bu zamana kadar ellerinde bir veri olmadığını, zararlı olmadığını düşündüğünü, köylere yapılan ziyaretlerde ne hayvan ölümü olduğunu, ne de bitkilerde bir zarar oluşmadığını, fakat sadece görüntüsünün bile rahatsız ettiğini, gerekirse bir heyet oluşturup daha önce 20 yıldır faaliyet gösterilen bir bölgeye gidip incelemelerde bulunulması gerektiğini, bir zarar varsa o takdirde birlikte hareket ederiz demiştir.
Sayın Başkan yine konuşmasının devamında ‘devletimizin neredeyse 7 ayrı kurumundan izin ve ruhsat almış bir şirketin zararlı olabileceğini düşünmediğini, devletimizin vatandaşının burnunun dahi kanamasına izin vermeyeceğini, devletin hata yapmayacağını hatta pahalı kanser ilaçlarını bile bedava aldığımızı, bu süreci kaşıyan bazı gruplar olduğunu, bunların dışarıdan gelen kişiler olduğunu ‘belirtti.
Öncelikle şu konuyu netleştirmekte yarar olduğunu düşünüyorum. Hatırlar mısınız, bir gün Artvin Cerrattepe’de yine maden açmak için vatandaş ve şirket karşı karşıya geldiğinde, orada toprağını koruyan köylülerimizden bir ninemize güvenlik güçleri ‘ nineciğim devlete neden karşı çıkıyorsun, neden engel olmaya çalışıyorsun deyince ‘ evladım devlet benim’ demişti. Evet Devlet biziz, Devlet vatandaşları ve kurumları aracılığıyla toplumu yöneten bir kurumdur. Devletin işlerliğini sağlayan bu kurumlarda çalışan insanlar da hata yapar ve bu hatalar Bağımsız ve tarafsız Mahkemeler aracılığıyla yargılamaya açıktır. İdari yargı bunun için vardır. Bu hatalardan kaynaklı binlerce dosyada da, kişilere tazminatlar ödenmiş, yapılan işlemler geri alınmış, iptal edilmiştir. Hatta bazen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar giden davalar vardır, milyonlarca lira tazminat ödediğimiz.
Geçtiğimiz hafta İzmir’de yaşadığımız depremde de sağlam diye ruhsat verilen binalarda insanlarımız enkaz altında kalıp ölmedi mi, maddi manevi büyük kayıplar yaşamadık mı? Yine devletin bir ya da birkaç kurumu bu binalar sağlamdır demedi mi, ya da Soma’da kömür madeni devletin kurumları tarafından denetlenmedi mi? Bunun gibi öyle çok örnek var ki. Devleti yönetenler yaptıkları hatalar sebebiyle bizzat ekranlara çıkıp özür dilemedi mi? Tüm bunlar yıllarca gözümüzün önünde yaşanırken, bizler hala çıkıp da devlet hata yapmaz diyebiliyorsak, demokrasiyi ve demokrasi kültürünü hiçbir şekilde özümsememişiz demektir.
Konu aslında çok net ortadadır. Sayın Başkan’ın sadece görüntüsü bile rahatsızlık veriyor dediği bu maden ocakları, görüntü zararını çoktan geride bırakmış, insan ve çevre sağlığını alenen tehdit eder vaziyete gelmiştir. Suyumuz, toprağımız, soluduğumuz hava zehir saçar durumdadır. İşte bu sebeple yanlıştan dönülerek, hukukun ve bağımsız yargının gücüyle şirketin faaliyetleri bir an önce durdurulmalıdır. Bu konuda tereddütsüz elbirliğiyle vatan toprağımızı korumak da boynumuzun borcudur.