SİNAN TUNCAY
Sinan aramızdaki yaş farkına karşın ortaokul sınıf arkadaşımdı. Tam 53 yıllık bir arkadaşlık, hatta arkadaşlıktan öte kardeşim gibiydi. Değişik yıllarda hayat şartlarının getirdiği zorunluluklar nedeniyle ayrı şehirlerde yaşama durumunda da olduk. Bütün bu ayrılıklar sadece fiziki ayrılıklardı. Fatsa’dan ayrıldı. Ortaokulun bir bölümünü Ege’de okudu. Lise yıllarında Kabataş Erkek Lisesinde okuyordum. Bir gün tesadüfen Eminönü-Emirgân otobüsünde karşılaştık. Aradan yıllar geçti. Ankara’da askerlik yapıyordum. Bir akşam Kızılay’da lokantada karşılaştık. Ayrı yerlerde bile olsak kader bizi hep bir yerlerde buluşturuyor, birbirimizden koparmıyordu. Sonunda ikimiz de İstanbul’da yaşamaya başladık. İstanbul’da uzun zamandır denemeleri yapılmış ve fakat bir türlü sonuca gidilememiş Fatsalılar Derneğinin kuruluşunda birlikte idik. Yıllarca da beraber olduk. Sonra bayrağı teslim aldı. Benden sonra başkanlığımızı yaptı. Siyasette hep aynı çizgide ve birlikte çalıştık. Şahsi çıkarlarından çok kime nasıl yardımcı olabileceğinin gayretini gösterirdi. Dernek, kurultay ve siyasete ayırdığı zamanı kendi işine de kendi sağlığına da ayırmazdı. Çocuklarına verdiği sevginin kanıtı ise sosyal medya sayfalarında en bariz bir şekilde görülmekteydi.
Kısacası örnek bir toplum insanını kaybettik. Arkasından yapılan paylaşımlar da gerek İstanbul’da ve gerekse Fatsa ve Ordu’da ne denli iz bıraktığının en belirgin göstergesiydi. Işıklar içinde yat sevgili kardeşim, rahmetin bol, mekânın cennet olsun.
İZMİR DEPREMİ
Geçtiğimiz Cuma günü Seferihisar açıklarında bir deprem yaşadık. Öncelikle tüm kaybettiklerimiz için rahmet diliyorum. Yaralılara şifalar, kayıp yakınlarına da sabır ve metanet diliyorum.
Deprem bize neleri hatırlattı?
Deprem biz gelişmiş bunca teknolojiye rağmen büyüklüğünün 6,6 mı, 6,9 mu yoksa 7 mi olduğunu tespit edemeyenlerin siyaset yaptıklarını öğretti. Bunca can kaybının üzüntüsünü yaşamak yerine 20-21 yıl önce ile karşılaştırma yapmanın anlamsızlığını gösterdi. Depremi sağlam yapılmayan yapıların oluşturduğu felaket sonuçlar yerine, insanların inançları ile bağdaştırmaya çalışacak kadar vicdansız, ahlâksız ve gaddar insanların olabileceğini öğretti. Biliyorduk ama deprem bize bir kez daha üç kuruş fazla kazanabilmek için insan canını hiçe sayacak gafil, gaddar, ahlâk yoksunu müteahhit geçinen yaratıkların varlığını hatırlattı. Madalyonun ters yüzü çevirdiğimizde de günlerce göçüklerde çalışmaktan bitap düşüp evine giderken üzerindeki toz ve pislik nedeniyle metroda koltuklara oturmak istemeyen örnek insanların varlığını gösterdi. Yine aynı metroda bu insanlara saygı olsun diye oturduğu koltuklardan kalkarak, ayakta yolculuk yapmak suretiyle destek olan insanların varlığını hatırlattı. Umarım koltuğu kirletmekten çekinenler ile Onlara destek olanlar bir gün diğerlerinden fazla olur!