ALTIN ÖLÜM
‘Hürriyetin ilk şarkısı anlamaktır. Anladığını anlatmayan alçaktır.’’(Nazım Hikmet)
İlk satırları böyle başlıyor, İbrahim Gündüz’ün ‘Altın Ölüm’ kitabının… Ve anlamamızı istiyor, altın madeniyle ne denli büyük bir tehlikenin içinde olduğumuzu, devam ederse, nasıl geri dönülemez zararlar vereceğini, genişlerse bu şehirde yaşamanın imkansız olduğunu.
‘Birisi gelip, “Size hiçbir zarar vermeden böbreğinizi alacağım” derse tepkiniz ne olur? Ya da “Size hiçbir zarar vermeden kalbinizi alacağım” dese! Mümkün mü bu? Olabilir mi böyle bir şey?
‘Siyanürlü-sülfürik asitli altıncılar aynen bunu söylüyor. Şehirlerinize, köylerinize gelip, “Size hiçbir zarar vermeden altını alıp gideceğim” diyorlar. Ancak işlerini bitirip gittiklerinde arkalarında tam bir yıkım ve felaket bırakıyorlar. Milyonlarca yılda oluşmuş dağlar, tepeler, ormanlar, nehirler, her çeşit bitkiler, onlara bağlı yaşayan her türden canlılar dinamitlerle, siyanürlerle, asitlerle öldürülüyor. Yani doğanın ciğeri ve kalbi sökülüyor. Hem de utanmadan, sıkılmadan, “Hiçbir zarar vermiyoruz, eskisinden daha güzel yapacağız” diyerek...’
‘ İspanya Kralı Ferdinand 1500’lü yıllarda, yeni dünyayı keşfe giden fatihlerine (yağmacılarına da diyebilirsiniz) önceliklerini şöyle anlatıyordu: “Altın getirin! Mümkünse insani yollardan. Fakat ne pahasına olursa olsun altın getirin!” Getirdiler, ne pahasına olursa olsun getirdiler. Kuzey, Orta ve Güney Amerika’da milyonlarca yerlinin yaşamı pahasına o altınları getirdiler. Yaktılar, yıktılar, öldürdüler ve yerlilerden çaldıkları altınları İspanya’ya taşıdılar. Aradan 500 yıl geçti ve bugün de Ferdinand’ın, “Ne pahasına olursa olsun altın getirin!” anlayışı devam ediyor. Bugün Kral Ferdinand yok ama uluslararası altın kartelleri var, onlarla iş birliği halindeki yerli şirketler var, ne yaptığının farkında olmayan veya küçük çıkarları için küçük siyasi hesaplara giren siyasiler var. Bugün de ne pahasına olursa olsun, yani sülfürik asitli ve siyanürlü madenlerinde, milyonlarca ton zehirli atıkları arkalarında bırakarak altın çıkarıyorlar.’’
Kitabın sadece giriş kısımlarında yeralan bu satırları okuduğumuzda bile aslında anlıyoruz neyin ne olduğunu. Öyleyse anlatabilmek için kitabı satır satır okuyup, her önümüze gelene anlatmamız gerekiyor artık. Kıyıda köşede kalmadan, bir başkasından medet ummadan, kendi çabamız yettiğince, dilimiz döndüğünce, sesimiz çıktığı kadar anlatmamız gerekiyor.
Çünkü halen anlamayanlar var. Çünkü halen toprağımızı birilerine peşkeş çekerken, dilsiz olanlar, sesimizi duymamak için kulaklarını tıkayanlar, varlığımızı inkar edenler, hep daha fazla daha fazla derken, elde avuçta bir parça toprak bırakmayanlar…
İktidar Partisi'nin geçtiğimiz gün sunduğu enerji sektöründe düzenlemeler içeren torba kanun teklifine göre, maden, doğal gaz ve elektrik şirketleri çok sayıda istisnaya sahip olacak. Şirketler, ödemesi gereken KDV'ler, harçlar, kira bedelleri ve yapım ücretlerinden muaf tutulacak.
‘46 maddeden oluşan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İktidar Partili milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Buna göre maden aramada süre uzatım talebi değerlendirmesi tamamlanmayan ve onay alamayan ruhsat sahalarına maden işletme izni "Bakan onayı" ile verilebilecek. Standartları karşılayıp karşılamadığına ilişkin bir zorunluluk bulunmazken uzatılan süre en çok 12 ay olacak. ŞİRKETLERİN YÜKSEK CEZALAR ALMASI ENGELLENECEK. Teklifteki bir diğer düzenleme ile işletme izin alanı dışında, başka yerlerde faaliyet gösteren şirketlerin yüksek cezalar alması engellenecek. İktidarın teklifinde, "Ruhsat alanı içindeki taşmalara ayrıca Türk Ceza Kanunu'na göre cezai işlem tesis edilmemesi amaçlanmaktadır" denildi. TBMM Başkanlığına sunulan 46 maddeden oluşan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi maden şirketlerine yeni olanaklar sağlıyor. Torba kanun teklifi ruhsat süreleri biten maden işletmelerinin süre uzatım talebi yapmaları halinde ruhsatları yenilene kadar faaliyetine olanak sağlıyor. Kanun teklifinin 3. maddesine göre ruhsat süresi geçtiğimiz yıl 13 Ekim 2019 tarihinde dolan Kazağındaki doğa katliamından sorumlu altın madencisi Alamos Gold ile ruhsatı 16 Ekim 2020 tarihinde dolacak olan Emirdağ‘daki TÜPRAG şirketinin altın madeni ruhsatları da süre uzatım talebinde bulundukları için iptal olmuş sayılmayacak.
Şimdi soruyorum size, anladıysak ve tehlikeyi görüyorsak ve halen anlatmıyorsak……