ALTIN MADENİ VE SUSUZLUK
Son Günlerde Fatsa ve köylerinde ciddi su problemi yaşandığını hepimiz biliyoruz. Dün İyi Parti Belediye Meclis üyesi sayın Burak Eroğlu’nun yazdıklarıyla da gördüm ki durum çok vahim. Fatsa Kabakdağı, Kılıçlı, Çöteli, Ayazlı, Evkaf, Kurtuluş, Başköy, Dolunay gibi birçok köy ve mahalle taşıma suyla ihtiyaçlarını karşılıyor. Bunun aslında sürpriz olmadığını ve gayet beklenen bir durum olduğunu bilmeniz gerekiyor. Yeraltı sularımız artık kullanılamaz hale geliyor, kaynaklar kuruyor, tükeniyor, bir de üstüne üstlük bu kaynakların kullanılır kısımları da öncelikle sondaj faaliyeti sonrasında da maden çıkarma ve siyanürle ayrıştırma işlemleri sırasında kullanılamaz hale geliyor.
Maden bizzat Açtığı sondaj kuyularından Elekçi alüvyonundan saatte 35 ton su çektiğini beyan ediyor. Bir günde 840 ton, bir ayda ise 26 binton yani 26 milyon litreden fazla su çekiliyor. Bir yılda 312 bin 480 ton yani 312 milyon 480 bin litre su çekiliyor. ÇED dosyasında, madenin sağında ve solunda 10’ar kilometrelik mesafelerde Hisarbey ve Bozdağ barajlarını koruma alanı olarak göstermiş ama hemen dibindeki, Fatsa’nın içme suyunu da sağlayan Elekçi Irmağı’nı ve Fatsa halkının yıllardır kullandığı Sazcılar Memba Suyu’nu koruma alanında göstermediğinden, Elekçi ırmağı madenin deşarj alanı olmuş.
Madencilikte en çok kullanılan üretim girdilerinden birisi de çevredeki su kaynakları. Yani ister siyanürle ister siyanürsüz altın madenciliği yapılan bir ortamda çok fazla suya ihtiyaç bulunuyor. Genellikle bu su kaynakları da bölgedeki vatandaşların sulama, içme ve kullanma suyu olmaktadır. Aynı Fatsa’da olduğu gibi. Bir Madenin işletmede kalacağı 6 yıllık süreçte su tüketimi 2 milyon m3 ulaşmaktadır. Bu rakam 10 milyon 500 bin kişinin günlük su tüketimine eşittir.
Son alınan Raporda madenin kullandığı veya zehirlediği ortamda bulunan sulardan alınan örneklerde de çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Siyanürlü altın madeninin yakın çevrelerinde bulunan sulardaki alüminyum değerleri, madenden daha uzak yerlere oranla 9000 kat daha fazla, kadmiyum değerleri 100 kat daha fazla, bakır değeri 80 kat, demir ve kurşun değerleri ise 100 kat daha fazla olduğu tespit edildi. Bu kapsamda maden çevresindeki su kaynaklarında ciddi oranda ağır metal kirliliğinin olduğu görüldü.
Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Kuzey Ege Nehir Havza Yönetim Planı Nihai Raporu”na göre İzmir Bergama’da bulunan “Çukuralan Altın Madeni”nin üzerinde bulunduğu “Çukuralan Yer altı Suyu” rezervinde madencilik faaliyetlerine bağlı olarak arsenik ve moliblen değerleri kabul edilebilir limit değerlerin çok üzerinde çıkmıştır.
Küresel iklim değişikliği ile zaten azalan temiz su kaynaklarını tüketiyor, bunun üstüne de su havzalarının kirlilik yaratan faaliyetlere açılması, söz konusu sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Bunlardan biri Efemçukuru Altın Madeni İşletmesi. İzmir’in en önemli su havzası altın madeninin kirlilik tehdidi altında. Kentin su ihtiyacının yüzde 40’ını sağladığı Tahtalı Barajı havzasının yüzeysel sınırında bulunan Efemçukuru Köyü’nde tüm uyarılara ve bilimsel tespitlere rağmen 1 Haziran 2011’den bu yana altın madeni işletiliyor. Kayaç yapısı ağır metalden zengin olan bölgede yapılan madencilik faaliyeti sonucunda ağır metallerin aktive hale gelmesi, yeraltı ve yüzey sularını kirletmesi riski konusunda onlarca bilimsel rapora rağmen maden çalışmaya devam ediyor. Çamlı Barajı projesine de izin verilmiyor. Bu havza İzmir’in temiz kalmış tek yüzeysel su kaynağı. Burası dışında elde edilen yeraltı suları arsenik bakımından çok zengin, çok büyük miktarlarda paralar harcanarak arsenik arıtma tesisi kuruldu. İzmir’in eksik kalan su ihtiyacı şimdilik Gördes barajından sağlanmaya çalışılıyor. Bu arada Gördes barajı tabanı su kaçırdığı için bunda da aksama var, diğer yandan orası da nikel madeni kirliliği tehdidi altında. Düşünebiliyor musunuz, bir şirketin altın madeni işletmesi için Türkiye’nin üçüncü büyük kentine başka bir havzadan su aktarılıp, İzmir temiz suya muhtaç hale getiriliyor. Düşünebiliyor musunuz, su havzasını denetlemekle yetkili ve görevli olan İzmir Su Kanalizasyon İdaresi (İZSU) kirletici madene sokulmuyor.
Şimdi 17 EYLÜL’DE DAHA BÜYÜK BİR İHALE İLE ORDU’NUN KALAN BÖLGELERİ DE MADEN İHALESİNE AÇILIYOR. TEMİZ KALAN SULAR, YEŞİL KALAN TOPRAK VE HAVA ALDIĞIMIZ HER MEKAN BİRAZ DAHA ELİMİZDEN KAYIP GİDİYOR. BUNA DUR DEMEK DE HEPİMİZE DÜŞÜYOR.