LİDERLİK SORUMLULUĞU
Allah’ımın akıl üstüne birçok ayeti var. Onlardan feyz alabilenler liderlik gücü gösterebilir ve iyi bilir. Toplum da onları takdir eder, çevreler ve liderliğe sürükler. Hırsla hevesle lider olunmaz, olunamaz. Gerekli yeterliliği olmadığı halde liderleşenler milletlerini derde, gama, belaya hatta helaka sürüklememişler midir hep tarihte?
Babadan oğula geçen Osmanlı’yı , üç kıtaya hükmeden imparatorluk yapan kimlerdi? Sonradan da onu duraklama ardından sürekli gerileme ve helak noktasına getirenler kimlerdi? O noktaya gelince de Çanakkale’de liderleşen kimdi? Askeri yazlık elbiselerle sorumsuzca karlı dağlara sürüp “Dağlarda ordu kuruldu, Hücum borusu vuruldu, Bir Sarıkamış uğruna, Doksan bin fidan kırıldı.” diye analara ağıtlar yaktıran kimdi? Bugün Orta Doğu ülkelerinin insanlarını inim inim inletenler, ülkemize mülteci edenler kimler? Kimin derdini çekti, çekiyor insanlar?
İslam’da liderlik, insanlara akılla yön verebilme liyakati gerektirir. Lider asla dünya hayatının hırs, heves, tutku ve nimetlerinin etkisinde kalamaz. İslam’ın İstişare, adalet, ehliyet- liyakat ilkelerini vicdanlara dokunacak şekilde uygular. Nefs-i hain tutsaklığından kurtulup da bu icraatı başarıyla yapabilirse itaat istemeye hakkı vardır ancak. En’am Sûresi 32. Ayette şöyle buyrulmuştur: Dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka nedir ki? Ahiret yurdu, elbette korunan takvalılar için daha hayırlıdır, hâlâ akıllanmayacak mısınız? Şüphesiz ahiret yurdu dünya sınavında kazanılır. Müddessir Sûresi 38.Ayet de şöyle: Herkes kazandığına bağlıdır. Liderlerin kazanımı yönettiklerinden az değil mi bu durumda? Allah’ım insanların önderlerini çağıracağım derken lider sorumluluğuna dikkat çekmiyor mu?
Bakara Sûresi 44.Ayet ne buyuruyor? “Kitap okuduğunuz halde insanlara iyilik emredip de kendinizi unutuyor musunuz? Artık aklınızı kullanmayacak mısınız?” Salgın ülkemizi kasıp kavuruyorken Giresun’da çay atımlı miting, Kocaeli’de vekil düğünü yapıldı eleştirilerine hedef olmanın ne gereği vardı? Millete felaketzedelere yardımı ihmal etmedik mesajı başka bir yolla iletmek, düğünde de tüm ülkeye salgından korunma modeli sunma görüntüsü vermek akledilse daha iyi olmaz mıydı? Kanaat önderleri dahil göz önündeki tüm lider konumlu olanların kitlelere model olma sorumluluğu yok mu? Devleti ele geçirmek isteyen sinsi bukalemunu akledemedik, bari sinsi salgını akledelim!
Şunu iyi bilmeliyiz: Virüs 2 m.den yakın yüz yüze konuşmalarda ve sıçrayıp düştüğü zeminlerden elimiz aracılığıyla solunum girişlerine bulaşıyor. Oralardan hücreye giriş yaptığında kurtuluş zor. Asemptomatik denilen bünyelerin hücre şifresini virüs çözemiyor. Onlarda semptom göstermeden yaşarken hücresine girebileceği bedenin solunum yoluna sıçradığında öldürücü. Salgının sinsi tehlikesi burada. O yüzden kalabalık yerlere girmek şöyle dursun, 2 m.den yakın yüz yüze konuşmamaya şartlanmak gerek. Bu da öğütle olmaz, tıpkı araba kullanma uygulaması yaptırmak gibi eğitimi gerek. Uzun süren deney, gözlem, araştırma, uygulama sonucunda İŞ İÇİNDE EĞİTİM projemi işte bu amaçla üretmiştim. Okullarda unutulmaya mahkûm yığın bilgiler aktarıyoruz da uygar sosyal yaşam dersleri veriyor muyuz?
İnsanlarımız, millî kültürleriyle kazandıkları yaşantı alışkanlıklarını şartlara göre birden değiştirebilecek eğitim aldılar mı sistemimiz içinde. Askere cepheye gitmeden önce verilen eğitim misali insana boş bulunup yaklaşmama, maske takıp çıkarma ve eli kullandıktan sonra sabunlu suyla 20 saniye yıkamadan yüze götürmeme eğitimi kaç kişiye verildi? Yıllarca okullarda grip salgınları oldu. Hastalandık, ateşlendik, ölümler bile oldu ama bulaş engelleme eğitimini kimse akledebildi mi? Şimdi insanları eleştiriyoruz, laf dinlemiyorlar diye. Olmaz böyle! Tıp uzmanı hocalar bile şehit oldu bulaşa karşı tetik bulunma eğitimiyle yeterli meleke kazanamadıkları için. Yazık oldu. İnsanları lafla ikna, cezalarla korkutma mümkün değil. Her türlü ortam ve şartlarda yaşantı eğitimi de verecek eğitim sistemi kurmak oy verilesi siyasî irade liderliğinin sorumluluğu olmalı. Bu virüs savaşında şehit düşen sağlık çalışanlarımızın vebali kimde?
İnanç sömürüsüyle cahil mürit edinip çıkar sağlayan cemaat-tarikat liderleri de var. Bunlarla ilgili yasal önlem falan da yok. Sosyal medyada tarikatlarla ilgili toplumda yine irtica tepkisi yayma amaçlı faaliyetler paylaşılıyor yaygın olarak. Bir zamanlar Uğur Dündar’ın yaptığı gibi. Prof. Dr. Mehmet Çelik bile rahatsız olmuş olacak ki çirkin görüntülere ek “Tarikatlar kapatılsın” yazan paylaşım yapan birinin twitini değerlendirmem için bana da göndermiş. İşin en acı yanı da bu tarikat liderlerinin Ak Parti üst düzeyiyle çekilmiş fotoğrafları da servis ediliyor. Adam kalabalıkta gelir, sıvışır yanına fotoğraf çektirir veya bir işi vardır ziyarete gelir o arada da fotoğraf rica eder çektirir, bunu kullanmak için. Bunlar fitne-fesat faaliyetleridir. Geçmişte Atatürk adına vesayet oluşturmak için yürütülürdü halkın tepkisini çekecek benzer faaliyetler. Şimdi de iktidara din sömürücülerine yataklık yapıyor ve bu yolda da farklı bir vesayet baskısı oluşturuyor suçlaması yapmak amaçlı bir casusluk faaliyetiyle karşı karşıya mıyız? Çok iyi sorgulanmalı. Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş…gibilere rahmet okutacak bir tarikat faaliyeti niye paylaşılmıyor hiç? Hiç mi yoklar yani?
En’am Sûresi 93.Ayet iyice düşünülesi: Allah’a karşı yalan uyduran veya kendisine bir şey vahyedilmediği halde “Bana vahyolunuyor.” diyenle bir de “Allah’ın indirdiği ayetler gibi ben de indireceğim.” diyen kimseden daha zalim kim olabilir? O zalimlere ölüm dalgaları içinde boğulurlarken ellerini uzatan meleklerin “Haydi çıkarın canlarınızı, Allah’a karşı gerçek dışı şeyler söylemenizden, ayetlerine karşı kibirlenmenizden dolayı bugün aşağılayıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız.” dediklerinde bir görseydin!
Ayet indireceğim diyen olmasa da diğer yalanları uyduran yok mu? Tarihi de yaşanan tecrübeleri de değerlendirip demokrasimiz adına yasal tedbirler alınmalı. Ahiret sorgusunu düşünen lider sorumluluğu bu. Eğitim sistemi içinde uygar sosyal yaşam becerisi kazandırmak da aldatıcı tarikatları kaldırmak da millî sorumluluk! Liderlere arz!