SESSİZ GEMİ KARADENİZ
Yılın tamamında yenecek, içilecek, gezilecek, kısaca tüm gereksinimleri karşılayacak ürünümüzün hasat zamanındayız. Genellikle bu hasat zamanı Samsun’dan Trabzon’a kadar tüm sahil kesimindeki şehir ve kasaba merkezleri nüfus yoğunluğunun en düşük olduğu günleri yaşamaktadır. Sessiz gemi gibidir. Fındık bahçeleri özlem giderir bir yıl önce gördüğü kişilerle… Senede bir yalnızca fındık toplamak için gelen gurbetçiler bahçelerin sessizliğini giderirler. Pek sevemem bu günlerde hayranı olduğum Ordu’nun, Fatsa’nın şehir merkezlerini. Özellikle geçmiş yıllarda bundan iki-üç hafta öncesinde yaylalarda şenlikleri görmek mümkündü. Karadeniz Yaylalarında hasat öncesi ek çadırlar kurulur olanağı olan herkes rakımın yükseldiği yerlere kaçardı. Son yıllarda bu kaçış yön değiştirdi. Rakımın yükseldiği yaylalar yerine tam tersine rakımın sıfır olduğu deniz kenarlarına kaçışlar başladı. Karadeniz’in sessizliğine karşın Ege ve Akdeniz Sahilleri dolup taşmaya başladı. Hem de Kovit-19 salgınına rağmen… Yabancı turist yok denecek kadar az olmasına kaşın yerlinin her ile ait plakasını görmek mümkün. Geçenlerde bir gün Akyarlar-Bodrum arasındaki yaklaşık 20 km.lik yolda 2 tane 52 plakalı araç gördüğümü söylersem şaşırmayın.
Karadeniz’de şehir ve kasaba merkezlerinde böyle bir sessizlik egemen olurken ülkemizin bir başka bölgesinde ise tam zirvede bir şenlik görülmektedir. 70-80 Türk Lirasına bir lahmacun, 15-20 Türk lirasına bir küçük şişe suyun satıldığı Bodrum’dan bahsediyorum.
Aslında bu yazıda siyasetten bahsetmeyi düşünmüyordum. Koylardaki ihtişamlı yatları görünce bahsetmeden geçemedim. Hani kovit-19 un çıktığı ilk günlerinde CHP li belediye başkanlarının yardım için topladığı paralara el konulmuştu ya! Çift başlılık olmaz diyen Sayın iktidar biz bize yeteriz kampanyası başlatmıştı ya… Mesajla 10 TL paralar toplanıyordu. Sokağa çıkma yasağı ve eğlence yerleri kapandı diye bazı sanatçılarımız geçim sıkıntısı çekiyorlardı. Sayın hükümetimiz dişinden tırnağından artırarak gönderilen 10 TL lerle biriken bu paralarla geçim sıkıntısı çeken çok değerli sanatçılarımıza destek olmuştu ya…
Bugün Bodrum’un mavi koylarında ihtişamlı yatlarda 3-4 ay önce geçinemediğini iddia eden sanatçılarımızdan dolaşanları görebilirsiniz. Onlar O ihtişamlı, göz kamaştırıcı yatlarda viskilerini yudumlaya dursunlar, cep telefonundan 10 TL yardım yapanlar Fatsa’nın, Çamaş’ın yamaçlarında kan ter içinde bir tane teklemeyi bile kaçırmadan, başakçılara bir şey bırakmama savaşımı vermektedir. İki tarafta da şenlik vardır. Birisinde bahçeyi bir an önce toplayıp normal hayata dönme şenliği, diğer tarafta yatlarda müzikle eğlenme şenliği…
Bu arada yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için yazılmasında zaruret gördüğüm bir hususa değinmeden geçmeyeceğim. Beş yıldır yazları Bodrum’da geçiren bir kişi olarak söylemeliyim ki ülkenin birçok bölgesine, kışları yaşadığım İstanbul’a göre pahalı olmasına karşın Bodrum’un her yerinde lahmacun 70 TL, küçük şişe su 15-20 TL değildir. Havadan para kazananların, ya da kazandığı paranın haddini hesabını bilmeyenlerin, hatta fiyattan hiç mi hiç haberi olmayanların yaşadığı yeme içme yerlerinde bu abartılı fiyatların olduğu doğrudur. Örneğin geçinemediği için toplanan 10 TL’lerden yardım alan sanatçıların lüks yatlarının demir attığı koylar da bu abartılı fiyatların olduğu koylardır.
Tüm fındık üreticisi Karadenizli kardeşlerimin ürününün ve kazancının bol olması dileklerimle…