DİYANET VE LANET
Olayın çok fazla ayrıntılarına girmek istemiyorum. 24 Temmuz 2020 günü Ayasofya açılmış ve Cuma hutbesi de ülkemizin en büyük dini kurumunun başkanı tarafından okunmuştur. Olay abartıla abartıla sanki İstanbul yeniden fethediliyormuş gibi bir hava yaratılmıştır. Zaten AKP nin yaptığı her işte aynı taşkın ve şımarık abartıyı bulmak mümkündür. Yıllar önce Avrupa Birliğine girişimizin güpe gündüz havai fişeklerle kutlanmasında olduğu gibi…. Hani ne oldu? Patlatılan o havai fişeklere yazık oldu. Hala Avrupa Birliğine gireceğiz! İşte bu Rahmetli Kemal Sunal’ın Sahte Kabadayı filminde olduğu gibi sahte şahlanış sırasında Diyanetin Sayın Başkanı aklı sıra dinleyenleri aptal yerine koyarak imalı bir şekilde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e dil uzattı. Gönlünde Atatürk sevgisi olanların tepkisi üzerine de lafı kıvırmaya başladı.
Kendisini akıllı zannederek kıvırmaya müsait bir laf edip sonra da: ‘’Ben öyle demek istememiştim. Ben geçmiş için değil, gelecek için demiştim.’’ Şeklinde lafı değiştirmesi belki kendisine yakıştı. Ancak temsil ettiği kuruma yakışmadı. O zat eline kılıç alıp şov yapmaya kalkışsa da işgal ettiği makamın şov yeri olmadığı makul ve mantıklı kişiler tarafından bal gibi bilinmektedir. Bulunduğu makamı zedelemeye zekası yeterli olmalıdır. Belki neyi alkışladığını bilmeyen belli bir kesimin hoşgörüsünü kazanmış olabilir. Ancak İslamiyet sadelik, duruluk, olgunluk ister. Bu vasıfları taşımayan birinin derhal o makamı boşaltması gerekmektedir. Bizim gözümüzde canlandırdığımız Diyanet İşleri Başkanlığı sağa sola laf yetiştiren, ağzını bozabilen, insanları hak etmediği vasıflarla suçlayabilen bir Diyanet İşleri Başkanlığı değil, herkesi kucaklayan, ağzı pis laf edenleri uyaran, attığı her adımda insanlara örnek olabilen bir başkanlıktır. Bu şahıs göreve geldiği günden bu yana gözümüzde çok büyük bir yeri olan Diyanet İşleri Başkanlığını siyasi mesajlar verilen bir kurum haline getirmiştir. Ülkemizin çok büyük sorunları vardır. Deveyi semeri ile götüren yolsuzlukları yapanlara mesaj vermek yerine devede kulak bile olamayan sorunlarla ilgilenmektedir. Kul hakkı yiyenlere mesaj vermek yerine, Yüce Allah ile insanların arasında olan insan hatalarını ön plana çıkarmaktadır. Elbette insanların bireysel hatalarını da gündeme getirip dinin emirlerini tebliğ edebilir. Ancak bu tebliğlerde tüyü bitmemiş yetimlerin ayakkabı kutularına sığdırılmaya çalışılan hakları ile ilgili de söz söylenmelidir. Aksi halde işgal ettiği makamın hak ettiği saygıyı göremez.
BAYRAM
Tam da Diyanetin herkesi kucaklaması gereken günlerin arifesindeyiz. O’nun yerine ben toparlayıcı olmak istiyor ve tüm Müslümanların mübarek kurban bayramını can-ı gönülden kutluyorum. Herkese sağlıklı, hoş görülü, bol kazançlı bayramlar diliyorum. Bu vesile ile Diyanetin başına da temsil ettiği kurumun hakkını verebilecek, tarafsız bir başkan temenni ediyorum.