DEVLET KAPISI
Türkiye’de bu gün herkesin en önemli görevi çocuğunu okutmak... Çocuk okulu bitirince de, hemen devletin ona iş bulmasını beklemek... Araya hatırlı adamlar sokulur ve çocuk DEVLET KAPISINDA kapılanır. Artık aile, çocuğun istikbalini temin etmiş olur. Aile mutludur. Çocuk, devletle evlenmiş olur. Artık hayat, garantidir.
Geçen gün eşimin diş filmini almak için ÜNYE Devlet Hastanesi’ne gittim. Kapı girişindeki görevli kıza; “Kızım; Diş Polikliniği nerede?” dedim. Yüzüme bile bakmadan bana; “İçerde danışmaya sor” dedi. İki kelimeyle sinirlerimi darmadağın etti. İçeri girdim, in cin top oynuyor. Danışmaya sordum. Bilgisayar başında, elinde telefonla bir şeyler yapıyor. O da yüzüme bakmadı. Bir “asansör”, bir de “2. kat” lafı duydum. Asansöre girdim, 2. Kata bastım. Orası değilmiş... Orada alakasız biri; “Alt kata in” dedi, indim. Diş Polikliniği yazısını gördüm. Etrafta, ayakta kimse yok. Sekreterliğe geldim, iki adım attım, bir hanım bana; “Burası yasak, dışarı çıkın...” dedi ve o da dışarı çıktı. Ona; “Kızım buraya bir şey almaya geldim ama unuttum. Bana yardım eder misin?” dedim. Bana; “Sinan Bey, bir buçukta gelecek” dedi. “Kızım; şu bilgisayara girip eşimin adını yazarsak, Sinan Bey’e ne istediğimi söylerim” dedim. Bana olumsuz cevap verdi. (Ben babası yaşındayım. Babasına o yerde, öyle davranılsa ne yapar?) Baktım; beni anlamak istemiyor. Ben de sinirlendim, “Tamam, tamam!!!” diye söylenip sırtımı döndüm. Baktım; arkamdan bana, “Bana bağıramazsın!” diye yüksek sesle çıkışınca; ”Niye?” dedim. “Sen bağırıyorsun ya!!!” Devam etti; “Sen benim sabahtan beri ne kadar yorulduğumu biliyor musun?” dedi. “Yorulduysan eve git, otur. Senin yaptığın işi yapmak için bin kişi sırada bekliyor.” deyince hepten çıldırdı. Bağıra bağıra; “Güvenlik!! Şikayetçiyim.” diye yıktı ortalığı...
Hemen 3 güvenlik görevlisi geldi. Biri; “Memur hanıma sen mi bağırdın?” dedi. “Evet; ben bağırdım. Git, ona da sor. O niye bağırmış?” dedim. “Bağırmasaydın iyiydi” dedi ve gitti. (Yani ne bekliyordu? O bağırınca ben, sustalı maymun gibi karşısında ezik ezik bekleyecek miydim? Özel Ünye Çakırtepe Hastahanesi’nde bir memur bana öyle davranabilir mi? Devlet; o dev gibi devlet hastanesini vatandaşı için yaptı. Orada çalışanları da, gelen vatandaşa “iyi davransın, işini görsün” diye görevlendirdi. “Devlet memuruyum, bana dokunamazlar” deyip, egosunu şişirsin diye değil...
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Sekreterliğe Sinan Bey geldi. O bir şey sormadan, eşimin adını söyledim. Bilgisayarın tuşuna bastı. “Diş filmi alacaksınız” dedi. “Olay bu... Bu kadar gürültü nye?” D hanım parmağının ucuyla bilgisayarın tuşuna bassa bunlar olur muydu? (Ama sabahtan beri çok yorulmuş!!!) Ama bir problem var. O dev gibi Ünye Devlet Hastanesi’nde diş filmi için CD yok. “Ne olacak?” dedim. Sinan Bey; “Cep telefonun varsa ekrandan resim çekip gönderelim.” dedi. (Ya resim çeken cep telefonum olmasaydı?)
Telefonumu verdim. Ekrandan resmi çekti, sonra; “Kime gönderelim?” dedi. “Kızıma gönder.” dedim. “Kızınızın adı ne?” deyince öyle gerilmişim ki; kızımın adını hatırlayamayınca kendi buldu ve resmi gönderdi. Bu işler olurken, Diş Polikliniğinin önünde hiç kimse yok. Bu gerginlik, hastanede yoğunluk yokken yaşandı. Ya kalabalık olsa ne olurdu? Ne oldu şimdi? Bunlara değer miydi? Hanım kızımız, babası yaşındaki adama yardım için bilgisayarın tuşuna basacaktı...!! Hepsi o kadar...
Sonuç: Oranın adı hastane... Oraya kolundan sakat, belinden sakat, kafadan sakat adamlar geliyor. Orayla ilgili meslek seçersen, bunları bileceksin. Doktorsan, özel muayenehane açıp, istediğin hastayı kabul edeceksin. Sekretersen, kültür sarayında sekreter olacaksın. Devletin başka birimlerinde benzeri şeyler olmuyor mu? Oluyor ama oraya sağlıklı insanlar geldiği için pek problem çıkmıyor. Bu gün bir restorana gitsen garson; “Buyrun; ne yersiniz?” derken, bir mahalle kahvehanesinde garson; “Buyrun; ne içersiniz?” der. Ama siz, sırtınızı devlet kapısına dayandırdığınız için, hiç bir nezaket kuralını iplemiyorsunuz. “Sağlıkta şiddet”ten yakınıyorsunuz ama bu şiddette sizin hiç katkınız yok mu?