Asıl Hastalık Bu İktidar...
Sanki daha uzunca bir süre bu konuyu yazacakmışız gibi duruyor. Nereden çıktığı belli ama kimin parmağı var orası meçhul. Biyolojik bir silah mı yoksa doğal bir virüs mü tartışmaları yapıladursun,dünya insanını ve ekonomisini iyiden iyiye çökertmeye niyetli olduğu sabit...
Yaklaşık 1 aydır belli başlı birçok işyeri kapalı.45 gündür de okullar. Okullar hariç ülkemizde gevşeme tarihi olarak bayram sonrası işaret ediliyor. İnsanlar sadece para bulup onunla da gıda alıp evlerine gitmeye çalışıyor. Büyük bir kaos ve karamsarlığın içinde hep birlikte savruluyoruz. Nereye ve ne zamana kadar olacağı konusunda da hiçkimsenin bir fikri yok...
Biyolojik bir silah olarak kullanıldığını ve bugünlerin de bunu yapanlar tarafından öngörüldüğünü düşünenlerdenim. Yoksa,dünya nüfusunun neredeyse 1/4 üne sahip Çin'de sadece Vuhan kentinde yayılan virüsün diğer şehirleri ele geçirmeden dünyayı sarmasını kim nasıl izah edecek. Bizde köyleri bile işgal eden,daha dün Akkuş'ta karantinaya alınan mahalle varken,Çin'in başkentini bile etkilememesi ne kadar gerçekçi duruyor...
Süper güç ABD de en çok vakanın görülmesini,yine bunu Avrupa Birliği ülkelerinin takip etmesini hiç kimse normal bir seyir olarak izah edemez diye düşünüyorum. Sürü bağışıklığı iddiasını ABD ve İngiltere'nin ilk dile getirmesi ve salgını çok ciddiye almamasını,sebep ve sonuçlarını biliyorlar diye okumak doğru olacaktır...
Gelelim bizim kendisi güzel ama yönetimi tuhaf ülkemize. Çok normal değil ama toplumun tamamını ilgilendiren bu hastalığı iktidar kendi lehine,muhalefette kendi lehine çevirme siyasetleri yapma gayreti içindeler. Hepimizi ilgilendiren Hastalıkta bile ortak hareket edememeyi asıl büyük ve kalıcı Hastalık olarak görmek lazım. Yaklaşık 45 gündür,İstanbul Belediye otobüslerine kaç yolcu bindiğini yandaş medyada izleyip duruyoruz. Bunun yanına 10-15 gündür Adana Belediyesinin Sahra Hastanesi ki ( açılımı geçici ve seyyar demektir) kurduğunu ama yataklarının yetersiz olduğunu,yine bedava ekmek dağıtan muhalif belediyelerin bu haliyle Paralel Devlet oldukları saçmalığını izleyip duruyoruz.
Artık olan biten hiçbirşeye şaşırmamayı öğrendiğimiz ülkede,daha 2 gün önce Cumhurbaşkanı her pazartesi olduğu gibi Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yaparken bu sefer gerçekten ağzımız açık kalıverdi. Artık tuhaflıkta,yandaşlıkta,siyasi rezillikte sınır falan tanımıyoruz,bu net. Ulusa sesleniş,açıklama,basın toplantısı vs diye beklenen konuşmada bir anda bir video yayınlanmaya başladı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanları 1 -2-3-4 diye. İzlediğim haber kanalını " Cumhurbaşkanının konuşması bitti galiba" diye değiştirince bir de baktık ki her kanalda aynı video derken bu da bitti ve Cumhurbaşkanı konuşmaya devam etti. Dünyayı ve ülkeyi saran salgın hastalıkla ilgili yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası,yeni önlemler ya da mevcutlarının gelişimi ile ilgili herkes ağzı açık ekran karşısındayken yaşadık bunları. Kendi adıma bu ülkede yaşamaktan,böyle bir iktidara sahip olmaktan,geleceğe dair en küçük bir umut taşıyamamaktan dolayı utandım,üzüldüm ve Ramazan dolayısıyla sövemedim...
Bankaların ve PTT'nin önünde hergün sadece evlerine ekmek götürmek için oluşan kalabalıkları,marketlerde talan edilir gibi gıda peşinde koşan insanları,işyerleri kapalı diye umutsuzluk içinde yarını düşünen bu insanları hiç umursamadan yayınlanan bu video artık bir tükenmişliğin ve çaresizliğin resmidir. Ve senin eksik bıraktığın yerleri tamamlayan muhalif belediyelerin başarısını görmezden gelme ve alay etme çabasıdır yaptığınız. Ve inşallah bu çabanız aynı İstanbul seçiminde olduğu gibi bir Tokat olarak suratınıza çarpacak ve tarihin derinliklerine gömülüp gideceksiniz. Ve siz yokken biz çocuklarımıza rahatça tv izletebileceğiz. Çünkü sizin yayınlarınızda +7 vs diye uyarı gelmiyor. Korku filminden bile daha korkunçsunuz,tek kelimeyle. Yazıklar olsun...