23 NİSAN 1920 ULUSAL EGEMENLİK VE 100.YIL
23 Nisan 1920 Ulusal egemenliğimizin ilanının 100. yılını kutladığımız bu yıl; ülkemiz ve dünyamızın çok zorlu bir süreçten geçtiği bir dönemdir. Bu yaşanılan kara günler de elbette atlatılacak ve insanlar yeniden umutla yaşamaya devam edecektir.
Milletimizin ve insanlığın yaşadığı sıkıntıların bir nedeni de; insanı öncelemeyen; hak, hukuk ve adalet gibi değerlerin içini boşaltan; doğayı bencilce yok eden, sömürgeci zihniyetler ve işbirlikçi yönetimler milletimiz için de insanlık için de temel sorundur.
Sorun; acımasız kapitalizm ve bunların içimizdeki uzantılarıdır. Çözüm; ulusal egemenliğin yeniden şahlanmasındadır… “Halkçı”, “devletçi”, “milliyetçi”, “cumhuriyetçi”, “devrimci”, “laik” ve “tam bağımsız”; “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyen ATATÜRK DEVRİMİ yani ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE’dir.
Atatürk Devrimi; Milli Kurtuluş Savaşı’nın amacını teşkil eden milli egemenlik esası üzerine inşa edilmiştir. Böylece milli bir devlet yapısı, yani, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Atatürk Devrimi; emperyalizmi, sömürgeci uluslararası güç odaklarını dünya tarihinde ilk kez yenilgiye uğratarak; tüm mazlum milletlere de ilham kaynağı olmuştur.
Ulusal egemenliğin çatısı, TBMM’dir. 23 Nisan 1920’de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kurulan TBMM, dünya siyasi tarihinde “Gazilik” unvanına sahip tek parlamentodur. Milli karargahtır… Milletimizin varlık nedenidir. Bugünkü asıl mesele ise; TBMM’nin bu tarihi çizgisinden uzaklaştırılmış olmasıdır.
Gazi TBMM tarihinde; emperyalizmi yenmiştir… Sömürgecilerin tüm planlarını bozmuştur… Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur... Yasalar yapmıştır... Hükümetler oluşturmuştur... Her bir cumhuriyet hükümetini denetlemiştir... Hükümetleri değiştirmiştir. Gazi TBMM; milli iradenin göz bebeği, rotası ve ışığıdır. 100. yılında, bugün; TBMM, işlevsizleştirilmiştir. Denetim başta olmak üzere birçok yetkisi elinden alınmıştır. Dönüştürülen ve değiştirilen yönetim sistemiyle birlikte Gazi TBMM adeta dışlanmıştır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün eşsiz liderliğinde, 19 Mayıs 1919’da çıkılan yol milli egemenlik yoludur… 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı; milli egemenliğin vazgeçilmezliğidir. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimizin ilanı ise milli egemenliğin devlet sistemine hakimiyetidir. Bu tarihler; milli varlığımız açısından yaşamsal önemdedir. TBMM’nin açılışının 100. yılında ne yazık ki ulusal tarihimiz bilinçli bir şekilde itibarsızlaştırılmaktadır. Bu tehlikeli bir oyundur…
Ulusal egemenliğimizin 100. yılında; emperyalizmi ve işbirlikçilerinin oyunlarını yeniden bozmak zorundayız. Sorun da çözüm de bellidir… Çözüm; Atatürkçü Düşünce’ nin tam anlamıyla uygulanmasıdır. Buna göre:
100 yıllık Gazi TBMM’nin yetkileri derhal iade edilmelidir. Tartışmalı ve hukuk dışı 16 Nisan 2017 referandumunun öncesine dönülmelidir. Demokratik parlamenter sistem acilen yeniden inşa edilmelidir. Yaratılan algı operasyonlarıyla; demokrasinin doğal bir sonucu olduğu halde kötülenen, “koalisyonlar” yerini “ittifaklara” bırakmıştır. Bu açık bir aldatmadır. Demokratik parlamenter sistem, ulus egemenliğinin en geniş haliyle temsilini sağlamaktadır.
Demokrasiye aykırılığı, yetersizliği ve işlevsizliği çok net anlaşılan bugünkü sistem değiştirilmeli, Hukukun üstünlüğüne dayalı tarafsız ve bağımsız yargı sistemi güçlenmelidir.
Basın özgürlüğü başta olmak üzere; bireysel hak ve özgürlükler yeniden güvence altına alınmalıdır.
Tarikat – cemaat – siyaset – ticaret döngüsü; 100. yılında milli egemenliğimize yönelik en ciddi tehdittir. 15 Temmuz FETÖ askeri kalkışmasından ders alınarak; devlet, tarikat ve cemaatlerden temizlenmelidir.
Büyük Atatürk’ün kişilikli dış politikasına dönüş bir zorunluluktur. Orta Doğu bataklığından çıkışın ve milli devlet olarak yaşamımızı sürdürmemizin başkaca bir seçeneği yoktur. Gelir dağılımındaki adaletsizlik derhal giderilmelidir. Bu adaletsizlik, iç barışımızı bozucu niteliktedir. Ülkemizin, bölgemizin ve dünyamızın içinde bulunduğu sorunların çözümüne odaklanmak üzere; Atatürk Devrimini ve Cumhuriyetimizin temel niteliklerini benimsemiş; demokratik parlamenter sistemin inşasını sağlayacak bir TBMM Hükümeti’nin kurulmasını gereklidir. Ulusal egemenliğimizin 100. yılı kutlu olsun. Yaşadığımız tüm sıkıntılardan daha da güçlenerek çıkacağımıza olan inancımız tamdır. Yaşasın Ulusal Egemenlik… Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…