AF VE SERBESTİ
Bundan 40-45 yıl öncesiydi. Çamaş’ın bir köyünde Bulancak’tan gelen bir bekçi vardı. Köyün en ıssız bölgesindeki tek bir evde fındık bahçesini bekliyor, ekip diktiği ile yaşam savaşı veriyordu. Bulancak’tan gelip bu sıkıntıya katılma nedeni 20 li yaşlardaki kardeşinin daha önce kendi köyünde amcasının kızını kesip, parçalara bölerek tarla duvarında taş örgü gibi kullanması, sonrasında da biraz da aftan yararlanarak tahliye olmasıydı. Artık köyde kalması istenmediğinden kardeşini kurtarmak için bu işi bulmuş, bir nevi Çamaş’ın Edirli Köyüne kaçmıştı. Bizim de bahçe komşumuzdu. Katil kardeş çok az konuşur, bakışları dahi bizi rahatsız ederdi. Bekçi bir gün hamile olan eşini, 4 yaşındaki kızını katil kardeşine emanet edip, Bulancak’a akraba ziyaretine gitmişti. Katil kardeş: Abisinin yokluğundan yararlanarak hamile olan yengesine ve 4 yaşındaki yiyenine önce tecavüz edip sonra da her ikisine de keserek katletmiştir.
Geçen hafta yazdığım sözüm ona infaz yasa değişikliği, aslında bal gibi ‘’af yasası’’ ile cezaevinden çıkan Mehmet İ. daha 24 saat geçmeden tartıştığı bir kişiyi kavga sonucu öldürmüştür. Suçlu eğitilmediği müddetçe suç işlemeye devam eder. Verilen cezalar uslandırıcı olmalıdır. Çektirilmeyen cezalar uslandırıcı ve caydırıcı olamaz.
Yaklaşık yarım asırdır hukukun içinde olan bir kişi olarak söylüyorum: Yapanın yaptığı yanına kaldığı sürece, yani serbesti olduğu sürece namusluların adam gibi yaşama hakkı olamaz. Oldu-bitti ceza evlerinin boşaltılmasına sıcak bakamam. Herkes yaptığının cezasını çekmelidir. Hiç kurallara uyanla uymayan bir tutulur mu?
Son çıkan yasa bundan sonra işlenecek bazı suçlarla ilgili de serbesti getirmiştir. İnanmayacaksınız belki ama bazı suçlarda kâğıt üzerinde (6) yıl ceza öngörülmekte olsa da, (3) gün gibi bir sürede cezaevine giriş-çıkış yapılarak kurtulma olanağı vermektedir. Tabi fikir açıklaması yapmıyorsanız! Hükumete muhalefet etmiyorsanız.
Bir de cezaevlerinin kapasitenin üzerinde doluluk oranına sahip olduğu, bunun için bir rahatlama sağlanması gerektiği açıklamaları vardır. Üstelik bu konuda siyasi yelpazenin tüm kanatlarından ortak ses çıkmaktadır. En azından böyle gerekçe mi olur diyene ben rastlamadım. Böyle bir gerekçeyi kabul etmek mümkün değildir. Cezaevleri de en az hastane kadar elzemdir. Yeni cezaevi yapılmalıdır. Kapasitenin üstünde doluluk var diye cezaevlerini boşaltmak asla kabul edemeyeceğim bir gerekçedir. Bu kafa ile çağdaş medeniyetleri yakalamamız hiçbir zaman mümkün olamayacaktır. Gerçi çağdaş medeniyetleri yakalamak gibi bir gayretimiz de zaten yoktur.