KORONA BİZİ AÇ BIRAKIR MI?
Tüm dünyada olduğu gibi koronavirüsle mücadele ederken, öncelikle canımızın derdine düştük...
Sabah-akşam haberleri ve uzmanları izliyoruz.
Konuyla ilgili hiç bir neşriyatı kaçırmıyoruz.
Yetkililerin aldığı tedbirleri ve sonuçlarını takip ediyoruz.
Her ne kadar; bunca yayın bombardımanı altında zaman zaman bunalmış olsak da, gözümüzün ve kulağımızın tekiyle hep takipteyiz.
Sadece canımızın derdine mi düştük?
Değil elbette...
Aynı zamanda boğazımızın derdine de düştük...
vde kalmamız için alınan önlemlerin ardından, haklı olarak şunları sormaya başladık...
“Madem evden çıkamıyoruz, o halde tarlaya-bahçeye gidip hasadımızı nasıl yapacağız?”
“Madem evden çıkamıyoruz, ürünümüzü hak ettiği değerinde pazarlayabilecek miyiz?”
Bölgemiz adına fındık, ülke adınaysa bütün tarım ürünleri için sorulabilecek haklı sorular bunlar...
Öte yandan tüketici de kendi açısından şu haklı soruları yönlendiriyor:
“Bu dönemde gıdada sıkıntı yaşar mıyız?”
“Yine bu dönemi fırsat bilenler; karaborsa rezaletine veya fahiş fiyat kepazeliğine gider mi?”
Aslında bütün bu soruları tek bir soruda toplayıp daha açık sorabiliriz:
“Eğer açlıktan öleceksek, koronadan korkup eve hapsolmamızın ne anlamı var?”
Ülke olarak gıda-tarımda ve hayvancılıkta istenilen noktada olmadığımız bir gerçektir.
Bu alanda bir Hollanda, bir Fransa değiliz elbette...
Tüm bu eksilere rağmen Türkiye bir tarım ülkesidir.
Bunun aksini iddia etmek zordur.
Gördüğüm kadarıyla da bu dönemde ciddi olarak herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız.
İçiniz rahat olsun.
Özellikle et, süt, yumurta, tavuk, balık, meyve-sebze, hububat ve bakliyatta iyi durumdayız.
Örneklerden biri şu:
Henüz korona dönemine girmeden önce, TMO’da geçen yılın dört katı stoğumuz vardı.
Yeni hasat döneminin yaklaştığını da düşünürseniz durum hiç de fena değil...
Bir başka konu; eğer ülkenin ihtiyacı varsa, tarım ürünlerindeki ihracata ya sınırlama gelecek, ya da izne tabi tutulacak...
Mesela; ihracatı durdurulan limon, şu anda Rusya’da dört dolara fırlamış durumda...
Dolayısıyla bu dönemde, eve lazım olandan camiye hayır gelmeyecek...
Öte yandan yurt dışına gönderilmeyen bazı gıda ürünlerinde, arz fazlası nedeniyle fiyat indirimi yapılabilecek...
En azından böyle bir ihtimal belirmiş durumda...
Üretici; bağına, bahçesine, tarlasına gidebilecek...
Mevsimlik tarım işçileri, çalışmaları için gerekli şartları bulabilecek...
Bunun için mülki amirlerden ya da Tarım Orman İl, İlçe Müdürlüklerinden izin almak yeterli olacak...
Ancak mevsimlik işçilerin; şehirler arası yolculuklarında ve gittikleri yerlerde balık istifi gibi kalacakları çadır, baraka benzeri mekanlarda hijyenik şartları nasıl sağlanacak?
Bu konu; bir bilmece gibi henüz orta yerde duruyor.
Öte yandan pazarlamada sıkıntı olmaması için; geçen yıl fındıkta olduğu gibi bütün ürünlerde hasat öncesi fiyat açıklaması yapılacak...
Karaborsa ya da fahiş fiyat artışı ihtimali, sıkı denetimlerle takip edilecek...
Özellikle turizm ve hizmet sektöründe gıda sarfiyatının olmaması, belirli oranda bir bolluk sağlayacak...
Bu sektörlerde yaşanan sıkıntıysa ayrı bir konu...
Bu tabloya göre ciddi sıkıntıların yaşanmayacağı görülüyor.
Ve öyle umuyorum ki; koronayla mücadelede bu avantajımız, evde kalma adına belki de en büyük silahımız olacak...
EVDE KALIN, HOŞÇA KALIN...