Şehitlerden Utanmayan Bize Ne Yapmaz ki…
Eskiden de günler çabuk geçiyor ve gündem öyle bir hızla ilerliyordu ki, yakalamakta zorlanıyorduk. Artık sadece yakalamakta zorlanmıyoruz. Anlamakta da zorlanıyoruz. Neden mi, resmen bir saçmalıklar ülkesine dönüverdik. Ve hangi birisini yazıp eleştireceğimizi şaşırarak hem de…
Geçen hafta yaşanan saldırıda Suriye’de onlarca askerimiz şehit edildi. İlk açıklanan sayıya maalesef hergün ve her saat bir yenisi eklendiği için tam sayı biz de veremiyoruz. İddialara inanıyor muyum derseniz, bu kadar riyakar bir yönetimden her şeyin beklenebileceğini düşünüyor ve kafamdaki soru işaretlerini bir türlü atamıyorum. Ateş düştüğü yeri yaktığı için, bizleri sadece işin maalesef “matematiksel “boyutu ilgilendiriyor ve dilimize dolanıyor. Yoksa giden her can evet “Vatan” için ama anne ve baba yüreğinden ve evlat diyarından göçüveriyor. Hepsine gani gani rahmet diliyorum…
İşin sorumlularına gelince havadan koruyamadığın askeri, karadan göndermek mi desek, Öso denen çapulcuları desteklemek yerine, yasal devleti muhatap almamak mı desek, aynı anda hem Rusya hem de ABD ile kavgalı olmayı başarabilmek mi desek, bu kadar gergin ve bu kadar geçimsiz bir dış siyasete ne zaman ve nasıl bulaştık mı desek bilemedim doğrusu. Şehitlerin haberini devletin maaşlı memuru olan Vali’ye açıklattırıp, sosyal medyayı kapatmak ve ardından 2 gün sessizliğe bürünmek herkesin aklında deli sorular uyanmasına sebep oldu. Ve siz sebep oldunuz buna. Kaçamazsınız ve kaçamadınız da zaten. Halkın önüne ilk çıktığınız 48 saat sonra bir avuç kendi şakşakçınız ile ülke yasta iken sizler gülümseyerek ve turist sayısını açıklayarak devam ettiğiniz toplantıda maalesef sadece dişlerinizi hatırlıyor artık bu toplum. Dünya Lideri olmaya çalışırken, dünyaya rezil olmayı kastettiyseniz başardınız. Herkesle ve her şeyle kavga ederken, nasıl oluyor da bu kadar keyifle gülebiliyorsunuz insan hayret ediyor doğrusu…
Sırtımızda kambur olanları, Rusya askerimizi şehit edene kadar fark edememiş olmak ve vergilerimizle toplanan 40 Milyar Lirayı bunlara harcamayı övünerek anlatmak ve bir o kadar daha harcanabileceğini dile getirmek ve maalesef bu durumun hukuken dahi sorgulanamıyor olması nasıl bir ülke olduğumuzu kısaca anlatmıyor mu. Deprem vergilerini deprem için harcamayan, ama bunun sorgulanamayacağını söyleyen yöneticilerimiz, yine bizlere harcanması gereken 40 Milyar Lirayı başka ülke vatandaşlarına harcarken de hesap sorulmayacağını ve isterlerse yine de harcayacaklarını açıkça söylemekten çekinmiyorlar. Tamam hukuk yok ve çekinmemeleri normal de, her gün onlarca intihar vakası ekonomik sebeplerle olurken acaba utanmıyorlar mı…
Umarım çok yakın zamanda, bu söylediklerimizi tepkiye ve oya dönüştürecek bir siyasi hareket başlar da kurtuluş yolunda tünelin ışığını görmüş oluruz. Aksi halde ve bu muhalefet yapısıyla, ülkenin kaynakları harcanmaya, soyulmaya ve geriye gitmeye son sürat devam edilir. Sadece paramız gitse, yine kazanırız çalışırız deriz ama artık “Can’lar da gidiyor ve sayılarını bile doğru dürüst veremiyor bunlar. Ya utançlarından ya da insan içine çıkacak yüzleri olmadığından. Muhtemelen ikisi de değil ama bunu yazacak cesarette ben de yok açıkçası…