ŞEHİTLER TEPESİ
Bana göre haftaya damgasını vuran ifadeydi. Geçtiğimiz hafta sonu, bu hafta başı hiç gündemden düşmedi. Sosyal medyada yazılarına önem verdiğim yandaş bir gazeteci arkadaşımın Suriye’ye girmemizi eleştiren uzun yazısını okuyarak haftaya başladım. Girmesek olmaz mıydı? Diyenleri eleştiriyor. Normal şartlarda Facebook ve WhatsApp ta yazı lan uzun yazıları okumaya üşenirim. Suriye’de ne işimiz var diye düşünenlerdenim. Acaba yanılıyor muyum diye bir şeyler öğrenebilmek adına yazıyı üşenmeden baştan sonuna okudum. Şartlar o kadar zorlanarak gerekçeler aranmış ki, yazının sonuna geldiğimde boşuna verilen emeğe üzüldüm. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Hiçbir inandırıcı ve ikna edici tarafı yok. Yetmedi yandaş kanallardaki konuşmacıları izlemek için kendimi zorladım. Açık oturumlar, haber proğramlarını izledim. Sonuç yine aynı. Suriye’ye girmemizi haklı kılacak, bunca şehit vermeyi gerektirecek mantıklı ve makul bir gerekçe maalesef ben göremiyorum.
PKK, PYD, YPG ve İŞİD gibi teröristlerle elbette mücadele edilmelidir. Bunlarla geçmişte de mücadele edilmiştir. Bunun için Suriye’nin ortalarında konuşlanmaya gerek yoktur. Havadan az mı baskın yapılmış ve terör yuvaları yerle bir edilmiştir. Yine de yapılmalıdır. Akıllı politikalar izlemezseniz şehitler tepesi boş kalmaz.
Şehitler tepesini boş bırakmak isteyenleri eleştirmek de en azından Suriye’de ne işimiz var diyenleri eleştirmek kadar boş ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Ey şehitler tepesi boş kalmayacak sözünü alkışlayanlar, lütfen bir zahmet edip empati yapınız! O tepeyi dolduranların annesi, babası, eşi, nişanlısı acaba nasıl düşünür? Tabii ki vatan sağ olsun! Ama vatan şehit vermeden de sağ olmalıdır. Olabilir de!
Ben de Bay Kemal gibi şehitler tepesinin bom boş, ıssız bir tepe olmasını istiyorum. Yüz kere, bin kere o tepenin boş kalmasını istiyorum. Aksi düşüncede olanlara da Allah cc. Sevgi, merhamet, insaf versin diyorum.