BÖLÜCÜ ANLAYIŞLARIN PENÇESİNDE FATSA...!
Yiğidin hakkını yiğide vermek lazım...
Fatsa Belediye Başkanı sn İbrahim Etem Kibar’ı yürekten kutluyorum.
Neden?
Fatsa Şehir Stadyumu’nun adını “Erdoğan Arıca Stadyumu” yapacak gerekli girişimleri başlattığı için...
O Erdoğan Arıca ki; bu toprakların bağrından çıkıp Galatasaray ve Fenerbahçe gibi iki büyük kulüpte başarılı sezonlar geçirmekle birlikte Milli Takımımızın kaptanlığına kadar yükselmiştir.
Bu vesileyle kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.
Olması ve yapılması gereken, nihayet gerçekleşiyor...
Bu muhteşem hadisenin ve kutlamanın yanı sıra, elbette bir üzüntüyü de belirtmek gerekecek...
Zira vicdani iklim, bunu söylemeyi şart koşuyor.
Üzüntü şu: Yıllardır Fatsa kamuoyunda bu konunun bariz bir karşılığı olmasına rağmen, meselenin ihmal edilmesi ve görmezden gelinmesi...
İlle de 2020’yi beklememiz gerekmiyordu.
Kamuoyunun, basının ve tüm Fatsa’nın genel isteği ve kabulu haline gelen bir konuya dönemin yetkililerinin “kulak tıkaması” üzüntü vermez de ne verir?!
Bir kaç hafta önceki yazımda “Değerlerini Değerlendiremeyen Fatsa” başlığıyla bu konuyu ele almıştım.
Değerleriyle övünemeyen, onları taltif edemeyen ve onlarla yükselemeyen bir şehir neye yarar ki?!
Ülke çapında ve yerelde yer edinmiş sporcusunu, sanatçısını, bürokratını, eğitimcisini, iş adamını (insanını) ve hatta siyasetçisini yok sayan bir Fatsa, birçok olayda da yok sayıldı ne yazık ki...
Acı ama gerçek: Ektiğimizi biçmeye devam ediyoruz.
Ve henüz bu arızalı anlayıştan kurtulabilmiş değiliz.
Zira Fatsamıza siyaset üstü bakamadık...
12 Eylül öncesinin sağ-sol zıtlaşması ve kutuplaşması, niyeyse bizi doğruya sevkedemedi.
Öte yandan şehrin kuytu köşelerinde hala “Beyaz Fatsalı” saçmalıkları konuşuluyor.
Kim bu Beyaz Fatsalı...?
Bu soru bile saçmalıktan öteye gidemiyor.
Yanlışta ısrarcı olup, öekileştirmelerle zaman öldürüyoruz.
Yine bir yerlerde etnik farklılıkları kaşımakla meşgul oluyoruz.
Basit ve sıradan düşünen insanların baskın olduğu bir şehir, elbette basit ve sıradan olmaya mahkumdur.
Asla hazmedemediğim ve kabul edemediğim bir başka saçmalık da, Bolaman-Elekçi havzası rekabeti ve çekişmesidir.
Fatsa, ne kadar büyük ve geniş bir yer ki; bölmeye ve ayrıştırmaya çalışıyoruz?
Kaynağını ve gücünü cehaletten alan bu garabete niye düştük biz?
Bu anlayış ve yaklaşımlarla mı Fatsa’yı geliştireceğiz?
Bu şehre yararlı olacak bir Fatsalıyı, “gözünün üstünde kaşın var” diyerek daha ne kadar iteleyeceğiz ve öteleyeceğiz?
Birlik görüntüsü veremeyen bir Fatsa’yı ben de olsam kaale almam...
Niye alayım ki...?!
Herkesin bir taraftan çekiştirdiği bir yerden hayır mı gelir?
Bir başka konu...
Sadece bulunduğumuz açılardan bakarak bu şehrin yöneticilerine “saldırma” ya da onları “savunma” kolaycılığından vazgeçelim artık...
Bu “güdümlü ve bölücü yaklaşımlar” bizi bir yere götürmez.
HOŞÇAKALIN...