HORUL HORUL UYUMANIN ALEMİ YOK...
Bahçeler Köyü’ndeki altn aramalara son verilmesi için bu güne kadar neler yapılmadı ki...?!
Çevreciler ve bazı dernekler sık sık toplantılar yapıp, bildiriler yayınladılar.
Sayıları az da olsa maden sahasına gidip seslerini duyurmaya çalıştılar.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden konunun uzmanı akademisyenler, olayın tüm çıplaklığını anlatan raporlar hazırladılar.
Yazılı, görsel, işitsel ve sosyal medyada haber üstüne haberler yapıldı.
Bazı siyasi partiler olaya sessiz kalırken, bazıları her fırsatta vatandaşın sesini yetkililere duyurmaya çalıştılar.
Buna rağmen sesini çıkarmayan parti taraftarları, sesini çıkaranlara; “Siyasi şov yapıyorsunuz” dediler.
Sanki bu devasa sorun “siyasi çekişme ve polemiklerle çözülecekmiş” gibi...
Yaşanan sıkıntı; siyaset üstü de olsa taraftarlığımızı bir yana bırakıp ortak bir noktada buluşamıyoruz.
Bundan daha vahim, daha feci ne olabilir ki?
Düşünün... Koca bir ilçede yangın çıkıyor ve gücü nispetinde yangını söndürmeye çalışanlara “siyasi şov” suçlaması yapılıyor.
Sözkonusu protestoları yapanların, asılsız suçlamaları yapanların hayatları için de çırpındığını düşünürseniz, aklın ve mantığın çare etmediği noktaya varırsınız.
Fatsa bunu haketmiyor...
Karadeniz bu mezalimi haketmiyor...
Yapmayın, etmeyin...
Yakında tüm bölgeyi saracak bu feryadı duyun artık...
Hadi kendinizden vazgeçtiniz...
Çocuğunuzu ve torununuzu gözünüzün önüne getirin artık...
Merhamet, şefkat duygularınız, gelecek kaygınız ne vakit harekete geçecek sizin?
Dünyanın hızla çölleşmeye gittiği günümüzde, yeşilliği ve doğasıyla övündüğümüz bölgede binlerce ağacın kesilmesi, vicdanınızı ne zaman yerinden oynatacak sizin?
Börtü böcek, yeraltı su kaynakları ya da ekolojik denge altüst olurken; “böyüklerimiz daha iyi bilir” klişesinden başka yapacak birşeyiniz yok mudur sizin?
Sizin için çırpınanları “suçlamak gibi” bir garipliği tercih etmek yerine, aklın ve vefanın gereği “o insanların yanında olmak gibi” bir huyunuz yok mudur sizin?
O insanları yalnız bırakarak aslında kendinizi yalnız bıraktığınızı ve hayati tehlikelerle başbaşa kalacağınızı göremiyor musunuz?
Bir kova su bile dökmediğiniz yangının, sizi de tehdit edeceğini farkedemiyor musunuz?
Bir başka soru...
Canımızın hiçe sayıldığı bu çalışmaların, ekonomik yönden Fatsa ve çevresi adına dişe dokunur hiç bir faydasının olmadığını bilmiyor musunuz?
Hatırlayalım... Neydi o dişe dokunmayan kısımlar?
Maden sahasında istihdam edilen 80 ya da 100 kişi...
Devlete verilen yüzde 4’lük vergi...
Bir kere verginin oranı çok komik... Üzerinde durmaya bile değmez...
Gelelim istihdama...
Bu kadarcık işçiyi en küçük tekstil firması bile istihdam edebiliyor.
Bu olayın Fatsa’ya ve devlete bundan başka “faydacığı” varsa, onu da siz söyleyin...
Değer mi peki?
Canımızı, hayvanımızı, yeşilimizi, yeraltı suyumuzu feda edecek kadar ne var ortada?
Benim bildiğim; vatanı, ekmeği ve onuru için canını feda eder insan...
Elin yabancısının zevk-ü sefası ve konforu için değil...
Hayatına kasteden birileri, evinin içinde gezinirken horul horul uyumanın alemi yok.
HOŞÇAKALIN