GELECEĞİMİZ VE TOPRAĞIMIZ
ODTÜ’de ağaçların kesilerek yerine kaçak yurt yapılması aslında münferit bir olay gibi görünse de değil. Bu bir zihniyetin geldiği son nokta. Ağaçların dalını kesmemek için binaları kaydıran, yolları değiştiren düşüncenin yerine, beton ve rant zihniyetinin son noktasıdır.
Bugün Fatsa ve Ünye’de siyanürle altın çıkarmanın, sondajla maden sahası alanlarını genişletme çabalarının karşılığı da bu zihniyettir. Fatsa’da şu an faaliyette olan bir maden alanı varken, maden alanını genişletmek için tekrar başvuru yapıldı. Şimdi de bunun çevresinde insanların yaşam alanlarını, su kaynaklarını, hatta oturdukları evleri direkt olarak etkileyen sondajlama faaliyetleri MTA tarafından köylüye de haber verilmeden yapılmaya başlanmış.
Üstelik sondajlama faaliyeti ile yollar açılırken, açılan yollardaki kayalar ve molozlar evlerin bahçelerine yuvarlanmış, ağaç kesim izni olup olmadığı belli olmadan, ağaçlar kesilip götürülmüş.
Hafta sonu köylüler sondajlama faaliyetini engellediler. İnsanların bağırışları, toprağını koruma çabası ve devletin gücünün bunun karşısında görünme çabası insanı derinden etkiliyordu. Çünkü devletin koruması gereken alanları, maden şirketlerinin insafına terk etmek ve halkı çaresiz bir şekilde bırakmak anlaşılamazdı.
Köylülerin içme suyu olarak kullandığı sulara sondajın yapıldığı alandan gelen kirli atıklar da karışınca suyun rengi sarıya dönmüş oldu. 200 hanenin yaşadığı bir köyde köylülerin su ihtiyacını karşılayacak başka bir kaynak da yok.
Asıl sorun da şu, maden bulunsa dahi, köylülerin yaşadığı böyle bir yerleşim alanına maden sahası açmak ve işletmek nasıl mümkün olacak. Halkın yaşam alanını elinden aldıktan sonra, yaşayacak bir toprak parçası bırakmadıktan sonra devletin bu madenden alacağı küçük bir meblağın ya da o madende çalışacak 50- 100 kişinin ne faydası olacak. Üstelik o 50-100 kişi de hangi şartlarda çalışıp sonrasında hangi hastalıklarla boğuşacaklar. Burada kazançlı çıkacak olan maden şirketidir. Onun bu kazancının da bizlere hiçbir faydası yoktur.
Toprağımız, suyumuz geleceğimizdir. Toprağın üstü altından değerlidir.