GEÇEN HAFTADAN DEVAM
Geçen hafta Rahmetli Ecevit’in kazandığı seçimlerden, 1983 yılında son bir hafta içinde MDP nin 3., ANAP ın ise 1. Parti oluşunu, bu seçimlerde CHP Adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun kazanacağını, ancak bu kadar fark atacağının tahmin edilemediğini yazmıştım. Son iki cümlede de bu büyük farkın birden çok yararı oluğunu, bu konuyu da bu hafta irdeleyeceğimi yazmıştım.
İşte faydaları:
Her şeyden önemlisi mızıkçılığı önlemiştir. Kendileri kazandığında (1) oy fark olsa kazandık naraları atılırken, başkalar kazandığında 13-15 bin oy farkını yeterli bulmayanlara, al sana 806 000 fark diyerek sesleri kesmiştir.
Dün akşam meclis TV’yi izliyorum. Aynı konuda hem CHP’nin, hem AKP nin bir önerisi var. Bu iki önerinin birleştirilmesi isteniyor. MHP sözcüsü de kalkmış iki önerinin birleştirilmesini istiyor. Önergeyi verenler arasında CHP li vekillerin kürsüden okunmasını istemeyen AKP sözcüleri önergelerin birleştirilmesine muvafakat etmiyor. O kadar politize olmuşuz ki halkın yararına olan konularda bile birinin ak dediğine diğeri kara diyebiliyor. Şimdi İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinde bu tür politik çıkışlarla, biz sayısal olarak çoğunluktayız deyip, meclisi çalışmasının engellenme olasılığının azaldığını, bu farkın bu konuda etkin olacağını düşünüyorum.
Bu farkın halk tarafından bizim irademize saygılı olmazsanız nasıl ceza kestiğimizi görünüz, aksi halde ‘’ Topal Ördek, bak görevden alırız ha, çalıştırmayız haa!!!!’’ Gibi tehditlerle demokrasiyi yok eder, ayak oyunlarına kalkışırsanız bir sonraki seçimde sizi tarihin tozlu raflarına sevk ederiz mesajı verilmiştir.
Kısacası bu tarihi farkla yıllarca halk iradesini öne çıkarıp baş tacı ederken, son yıllarda metal yorgunluğu bahanesi ile halkın seçtiği kişileri ağlata, ağlata görevden alanlara kibarca bir ihtarname gönderiliştir. İstanbul seçmeninin yaptığı bu ihtar sadece İstanbul için değil tüm ülke için bir ‘’beni unutma’’ uyarısı olmuştur.