KARPUZCU VE NASRETTİN HOCA
Geçen haftanın yazısını yazdığımda YSK nın karar gerekçesi yazılmamıştı. Sonrasında gerekçeli kararı okudum. Hatta telefonuma yükledim, boş kaldıkça, duruşma sırası beklerken bir daha, bir daha tekrar tekrar okudum. Geriye doğru hukukçu olarak geçirdiğim yaklaşık yarım asrın irdelemesini yaptım. Örneğin yıllar önce takip ettiğim gergin bir boşanma davasını hatırladım. Davacı kadının vekili idim. Davalı koca tam (9) tane avukat değiştirmişti. Her gelen avukat sayfalarca beyan dilekçesi yazıyor, Avrupa Birliğinin Avroya geçmediği Almanya’da para birimi olarak mark kullanıldığı halde Almanya’dan 500.000,USA Dolarının nasıl getirilip, davacı kadın müvekkilime verildiği anlatılmaya çalışılıyordu. Almanya’dan neden mark değil de dolar getirilmişti? Sayfalar dolusu boşu boşuna yazılıyor ve kocaman bir fos çıkıyordu. YSK nın 250 sayfalık gerekçesinde olduğu gibi…
Ben yine de YSK nın iptal kararı veren (7) üyesini kutlamayı düşünür oldum. Bunun nedeni de hocanın karpuzcu hikayesinden kaynaklandı. Neydi o hikaye?
‘’Hoca sıcak bir yaz günü eve gelirken, canı karpuz çeker. Yol kenarında seyyar bir karpuzcu görür ve bir karpuz alır. Eve gelir gelmez rahat bir şeyler giyer ve mutfağa girip karpuzu keser. Ortalığı bir kokudur alır. Ama öyle bir koku ki evde durulacak gibi değildir. Hoca söylenerek üstünü giymeye başlar. Ben şimdi O karpuzcuya gideceğim diye mırıldanır. Eşi: kızmaması için hocayı teselli etmeye çalışır. Hoca da ‘’Ben kavga etmeye değil, karpuzcuyu tebrik etmeye gideceğim der. Neyini tebrik edeceksin diyen karısına da: Bu karpuzu kesmeden içine nasıl ettiğini öğrenip tebrik edeceğim der.’’
Aynı zarftan çıkan dört oydan birini geçersiz, diğer üçünü geçerli saymak büyük bir hukuk mahareti ister. Bu büyük maharet gösterilmiştir. Hukuk katledilmiştir. Ortada tam bir hukuk katliamı vardır. Hukuku bu denli katledenlerin tebrik edilmek hakkıdır. Hele de bunu bu işin erbabı olması gerekenler yapıyorsa hiç tereddüt etmeden kutlamak gerekir.