ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRMAK
Bu ülkede yaşadığımız son olaylarda, iktidar mensuplarının şiddet dilini nasıl meşrulaştırdığını ve toplumu nasıl iki ayrı kutba ayırdığını gördük. Bir Ana Muhalefet Partisi’nin Genel Başkanı şehit cenazesine katıldığı bir köyde, bir anda saldırıya uğradı ve eğer bir eve kaçıp da sığınmasalardı, maalesef çok daha acı sonuçlarla karşılaşmak mümkün olacaktı.
Saldırıyı dağıtırken orada bulunan Milli Savunma Bakanı ‘ Arkadaşlar artık dağılın lütfen mesajınızı verdiniz ‘diyerek ve hemen sonraki gün Cumhurbaşkanı’nın ‘ Toplumda bir gaz sıkışması vardı, bu ortaya çıktı demesi ve daha sonra da ‘ el ele kol kola gezdiklerinin ve ortak olduklarının sonucunu görüyorsun, senin oraya gitmemen gerekirdi, oraya gidip milleti kışkırtıyorsun’ türü söylemleri ve İçişleri Bakanı’nın ‘ Bana sorsa gitme derdim, daha önce de güvenlik sebebiyle tüm şehit cenazelerine gitmeyin’ dedim diye beyanatlar verdiler. Yine Cumhurun ortağı olan Parti Başkanı da ‘ Hem onlarla işbirliği yapıyorsun, hem de onların öldürdüğü şehitlerin cenazesine gidiyorsun’ söylemlerini arttırarak devam ettirdi.
Aslında çok daha öncesine bakmak lazım. Bu gaz sıkışmasının nasıl olduğuna. Tüm seçim dönemi boyunca iktidar mensuplarının ve Cumhur İttifakı ortaklarının muhalefet partilerini ve Millet ittifakını her seferinde seçim meydanlarında neyle suçladığına. ‘Zillet ittifakı, teröristlerle kol kola giriyorlar, Belediyelere seçilirlerse belediyelerde teröristler olacak, ülkemizin bekasına göz diktiler, onlara oy verirseniz bekamız tehlikede, işbirlikçiler…’ Siz bir kesimi her seferinde bu tür söylemlerle suçlar ve olan biten tüm kusuru üzerlerine atar, fetö, pkk yanlısı olarak göstermeye çalışırsanız; gün gelir birileri buna inanmaya başlar. Çünkü bir kesim insanımız artık sorgulamayı, düşünmeyi bıraktı; belki hayat şartları yüzünden belki de birilerine güvenme ihtiyacından. Körü körüne inanmayı seçti. Ve siz iktidar sahipleri bunu bildiğiniz için, daha fazla körüklediniz bu ateşi. Birbirinize, ağır ithamlarda bulunurken, sırf seçim kazanmak kaygısıyla bunu yaparken, insanların ne denli etkilenme yaşadığını, nasıl ötekileştirildiğini, kendilerine hiçbirşey yapmamış bir insanı bile yaralayacak hatta belki öldürecek kini ve garezi içlerinde taşımaya sevkettiğinizi görmediniz.
Şimdi neler olduğunu gördünüz ve halen o yumruğu atan elleri öpenlerin yanında durarak, o yumruğu meşrulaştırarak, o yumruğun bir gün çok daha ağır bir darbe indireceğini düşünmeden halen şiddete uğrayanı suçlamaya devam ettiniz.
O yumruğun bir gün bir el olup bir çocuğu katledebileceğini, o yumruğun bir gün eline silah alıp okulda hocasına saldırabileceğini, bir gün eşini dostunu çoluğunu çocuğunu yokedebileceğini düşünemediniz. Gördünüz ve görmektesiniz. Şiddeti meşrulaştırdığınız her saniye, o yumruklar ve taşlar insanımıza yönelen en ağır silah olacaktır. Bırakın hırslarınızı, bırakın seçilmeyi kaybetmeyi, bırakın insan hayatı üzerinden kendi geleceğinizi şekillendirmeyi, bırakın artık şiddeti meşrulaştıran sözlerinizi. İnsana insanca yaklaşmanın güzelliğini, düşmanca değil dostça varolmanın birleştirici gücünü kullanın. İnanın herşey çok daha güzel olacak.