Üretmeden, Okumadan Olmaz....
Seçimler için artık son düzlüğe girildi. Hepimiz, tahminlerimizin sonuçlarını göreceğiz. İddia kazanıp kaybedenlerin hikayesi sürecek sonraki aylarda. Kazananın hak ettiğini, kaybedenin az çalıştığını veya başkaca nedenlerle dillendirmeye devam edecek, boş konuşmayı seven tayfa...
Bizim hayatımızda muhtemelen hiçbir değişiklik olmayacak kazanan makam koltuğuna oturup kendisine koruma tahsis edilince. Aynı evde, aynı sokakta ve aynı işte yaşamaya devam edeceğiz, yeni seçimler için umudumuzu korurken. Kurtarıcı arayan gözlerimiz yine etrafa bakacak, karnımızın açlığına veya tokluğuna göre yönümüz değişecek, yeni düşüncelere doğru dalıp gideceğiz...
Yine üretmeyecek, yine daha fazla çalışmayacak, yine daha fazla tüketeceğiz ve tasarruf etmeden büyümeyi, kalkınmayı ve gelişmeyi hayal edeceğiz. Daha fazla borçlanarak yatırım yapmayı ve yaşamayı bırakmayacak, lüks yaşantımızdan asla taviz vermeyecek ama sorunlarımız da bir bir hallolsun diye geçireceğiz kafamızdan. Yıllardır yaptığımız da bu değil mi tam olarak. Ters yöne giderek hedefe varmaya çalışan tuhaf bir toplum olduk...
Uzun süredir toplumu derinden etkileyen ciddi bir ekonomik kriz yukarıda saydıklarım sebebiyle daha da ağır yaşanıyor. Umarım baharı müjdeleyen bu günler, gelecek güzel günlerin ilk habercisi olur ve huzurlu sağlıklı bir gelecek bekliyordur hepimizi. İnsan bunu artık kendisi için değil de ,gelip geçen her nesil gibi çocukları için istiyor...
İnsanlar birbirine daha az saygılı, iletişimden daha uzak ama günlük gelişmelerden anında haberdar olarak yaşıyor. Siyasette ve ticarette artık toplumu bu parametreler yönlendiriyor. Saygıdan ve iletişimden uzak ama her şeyi bilen ve hiç okumayan sorgulamayan bir neslin de getirdiği siyasi ve ticari yapı bu olsa gerek. Siz hiç patates ekip, patlıcan toplayan birini gördünüz mü. Kalın sağlıcakla...