ATATÜRK SEVGİSİ
Geçtiğimiz hafta 10 Kasım Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yıl dönümüne denk geldiğinden Atatürk ile ilgili etkinlikler vardı. Bunlardan iki tanesine katıldım.
İlki; Uluslararası Lions 118-T Yönetim Çevresi Kabataş Lions Kulübünün organize ettiği, Sarıyer Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde yapılan Atatürk’ün sevdiği şarkılar konseriydi. Tam 16 kadın ve 9 erkek olmak üzere 25 sanatçının katıldığı tamamı Atatürk’ün sevdiği parçalardan oluşan ve 2,5-3 saat süren konserin şarkı aralarında Ulu Önder ile ilgili anlatılan kısa anekdotlarda alkıştan salonun inlediğine tanık oldum. İnsanların ilgisi karşısında birçok seyircinin ağlamaklı olduğunu gördüm. Tiyatro düzenindeki salonda insanların ayağa kalkıp dakikalarca ve adeta elleri patlarcasına alkış tutması karşısında duygulanmamak mümkün değildi. Bu ilginin Ulu Önder’e karşı olanlara bir cevap niteliği taşıdığını, unutmanın ve unutturmanın mümkün olamayacağını tasdiklediğini rahatlıkla söyleyebilirim.
İkincisi ise: 10 Kasım cumartesi sabahı Kadıköy Sahilinde yapılan anma törenleri idi. Kadıköy Belediyesi tarafından önceden mesajla duyurulduğuna göre Fenerbahçe Orduevi önünden, Bostancı Deniz Otobüsleri iskelesine kadar olan denize sıfır yürüyüş alanında el ele tutunarak insan zinciri oluşturulacaktı. Her cumartesi yürüyüş için gittiğim Caddebostan Sahiline 10 Kasım sabahı da bu defa araç bırakacak yer bulmayacağım korkusu ile evden yürüyerek gittim. Saat sabahın 8.30 ‘u sularında iple birbirine bağlanmış bayraklar Fenerbahçe Orduevi önünden Bostancı’ya uzanan yaklaşık 7-8 km.lik güzergâhta ellerde tutuluyordu. İlk saatlerde 5m’de bir kişi olduğumuzdan moralim bozulmuştu. İçimden insanların mangalda kül bırakmayıp, sabah uykusundan da kalkmaya üşendiklerini geçirmiştim. Ancak ilerleyen dakikalarda bayrağın ipinde elle tutulacak yer kalmamıştı. İnsanlar önce omuz omuza dayandı. Saat 9.00 sularında ikinci ve üçüncü insan sıraları oluştu. Acaba sadece benim olduğum yer mi kalabalık diye taşıdığım kuşkuyu da ertesi sabah karşılaştım eski başkan Sayın Selami Öztürk giderdi. Tüm güzergâhın aynı kalabalıkta olduğunu, insanların Sahile sığmakta zorlandığını söyledi. Deniz kenarındaki Marmara Yelken Kulübü sirenlerinin verdiği heyacan ve arkasından okunan istiklal marşı sırasında insanlardaki duygu selini görünce bir kez daha inandım ki Atatürk sevgisi ile başa çıkmak mümkün olamayacaktır. Koltuk değneği ile gelenlerle, henüz çocuk denecek yaştakilerin sevgisi bile Atatürk sevgisinin ilelebet sürmesine yetecektir.