FINDIK
Gelin bu sefer kitabın ortasından konuşalım.
Fındığımızı bir İtalyan firma alıyor ve satıyor.
Bunun piyasadaki anlamı; özel ya da tüzel kişiliğin “istediği gibi at koşturmasıdır.”
Üreticiye az para verip, ziyadesiyle kazanç sağlıyor.
Bu arada söz konusu firmaya ateş püskürüyoruz: “Sen, nasıl olur da ürünümüzü ‘yok’ pahasına alırsın?”
Kabul... Ortada emperyalist veya kapitalist bir sömürü olduğu açık...
Bir çok alanda olduğu gibi tarımda da durum bu...
Peki; büyük bir teveccühle iş başına getirdiklerimiz...?
Onlar tribünde seyirci mi?
Aslanın, kuzuyu paramparça ettiği bir gösteriyi mi izliyorlar?
Bizden oy isterken şunu mu dediler yoksa?
“Bütün alanlarda sizi şahlandıracağız. Ama fındığa karışmayız”
Şahlanamadığımız ayrı bir konu...
Ancak...
Sen devletsin, sen hükümetsin...
Aslan kuzuyu parçalarken tek bir laf bile etmemek niye?
Sekiz milyon fındık üreticisi, Türkiye Cumhuriyeti olarak senin sorumluluk alanındaki coğrafyada yaşamıyor mu?
Yaşadığına göre bu suskunluk niye?
Bari sebebini söyleyin.
Söylemezseniz; biz, bu anlamsız suskunluğa yeni anlamlar yüklemekte gecikmeyiz.
Gecikmeyelim öyleyse...
Böyle hallerde susmak; kabul etmek, onaylamak, göz yummaktır.
Bir başka türü de haksızlık karşısında susmaktır.
Ki; dilsiz şeytanla eşdeğerdir.
Bir de çok ilginçtir; konuşarak ve saçmalayarak susmak var.
“Fındık üreticisinin sorunlarını çözeceğiz”
Biz de inandık...(!)
Bu cümlenin “dolgu” yapmaktan başka ne hüneri var?
Bunca zamandan sonra, sarfettiğin cümledeki fiilde gelecek zaman eki kullanıyorsan vah bize...!
Geçiniz...
“Efendim; bizim üreticimiz kaliteli fındık üretmiyor”
Anladık da; senin ettiğin bu cümle çok mu kaliteli?
Elin İtalyan’ı el emeği, göz nuru fındığımızı “kalitesiz” olduğu için mi alıyor?”
O yüzden mi bizi “söğüşleyerek” servetine servet katıyor?
Geçiniz...
Kaldı ki; kaliteli fındık için üzerine düşeni yaptığından emin misin?
Biz değiliz... Hiç bir zaman da olmadık.
“İyi ama biz, üreticiye ‘dönüm parası’ adı altında destek veriyoruz”
Keşke vermeseydiniz.
Ürüne destek vermek yerine, dolu ya da boş araziye destek vermek, dünyanın neresinde var?
Geçiniz...
Bu bölgenin insanı olarak şundan eminim ki; üretici, Fiskobirlik’ini özledi.
Şahsen ben; akşamdan gidip, geceyi fındık çuvallarının üzerinde geçirmeyi özledim.
Sabah olunca da ürünümü gönül rahatlığıyla teslim etmeyi özledim.
Sahi; güdükleştirdiğiniz Fiskobirlik’ten neden hiç söz etmezsiniz?
“Efendim; Fiskobirlik iyi yönetilmiyordu”
Öyle mi?
Ama diğer tarım birlikleri de aynı durumda...
Onlar da mı iyi yönetilemedi?
Ne tesadüf...?! Bütün beceriksiz yönetimler aynı döneme denk geldi demek ki...
Kaldı ki; senin anayasal kurumların, denetim mekanizmaların nerede?
Geçiniz...
Sözün özü...
Uzun uzun, teknik teknik izahatlarla kafa ütülemeye hiç lüzum yoktur.
Ekonomik anlamda elin İtalyan’ından sürekli “dayak” yiyen fındık üreticisi “devlet baba”, “hükümet ana” tarafından sadece izlenmektedir.
Tam da; çocuğu saldırıya uğrayan anaya-babaya yakışan bir durum...(!)
HOŞÇAKALIN