EKONOMİ
Bir hafta on gündür ekonomiden başka bir şey konuşamaz olduk. Dövizdeki dalgalanma, dışarıdan gelen saldırılar ve yapılan spekülasyonlar hepimizin konusu ve mağduriyeti oluverdi. Esasında her kriz, kendimizi sorgulamamız için bir fırsat, doğruyu görebilirsek eğer...
Bu kadar döviz meraklısı başka ülke insanı var mıdır bilemiyorum. Köylüsünden kentlisine ezelden beri " en kolay yatırım aracı olarak kullanılan döviz" ülkenin milli güvenlik sorunu haline geldiğini gösterdi. Cebimizde gezdirdiğimiz paranın " asıl sahibi" parasını geri isteyince ne yapacağımızı şaşırıverdik...
İhracat ve ithalat ile uğraşanlar hariç, başka bir ülkenin parasını neden taşıdığımızı iyi sorgulamalıyız. Ülkede yatırım yapacak ve kazanç elde edecek bir şey bulamıyor olmamız " genel sorunumuz." Uluslararası piyasanın ana para birimi olan doların nasıl hükümetlere müdahale edebildiğini ve iktidar değiştirmek için kullanıldığını yara alarak anlamış olduk. Ya da anladığımıza inanmak istiyorum...
Yükselen fiyatlar ile dövizini bozduran bu kişilere " milli duruşları" için teşekkür etmeyi mi, yoksa bunları zamanında neden aldığını mı sormak doğrusu bilemedim. Asıl komedi de koskoca milliyetçi bir partinin, kamuoyuna da ilan ederek elindeki dövizi bozdurması değil midir. Bozdurarak Türk Lirası alması neden alkışlanıyor ? Zamanında elindeki Türk Lirasını neden dövize çevirdiğini sormak kimsenin aklına gelmedi galiba. Hazine yardımının döviz üzerinden yapılmış olması imkansız. Bu parayı neden yabancı bir para birimine çevirdiklerini sormak, hem de bu kadar milliyetçi geçinirken, tuhaf değil mi...
Kolay para kazanmak, köşeyi çabuk dönmek, kişisel menfaatini toplumun ve ülkenin önüne koymakta ülke olarak kimsenin eline su dökemeyiz. Palavra ve atıp tutmakta da aynısı. Yine buna benzer günler yaşadık. Dekontları ve banka hesaplarını internetten paylaşanları alkışlarken, yukarıda da anlattığım şekilde eleştirmeyi unuttuk hemen. Bu paralar ile dövizin artmasını beklemek yerine, yatırıma, istihdama ve milli davranışlara neden yönelmediklerini sorgulamadık. Kazandıkları yanlarına kar kaldı. Ya onlar kazanırken, kaybedenler...
Hamasetle, taşa toprağa yapılan yatırımla ve yolsuzlukla ekonominin nerelere gelebileceğini en net şekilde gördük. Evet dış müdahale vardı ama, kendi kusurlarımızı ve çapımızı da görmemiz açısından bu fırsatı doğru değerlendirmeliyiz. Her çöküş yeni bir başlangıçtır ve ayağımızı yere sağlam basarak ve ekonominin genel gerekli kurallarını doğru uygulayarak, toplumun refah düzeyini artırmalı ve güvenilirliği sağlamalıyız. Eğitimsiz ve mehter marşıyla coşturulan bir toplum yerine, sorgulayan ve üreten bir yapıya geçme zorunluluğumuz var. Bunu başaramadıktan sonra, Amerika'da ki deli gider, başka bir manyak gelir yine uykusuz kalırız. Herkesin kurban bayramını kutlar, hayırlı ve sağlıklı günler dilerim