Cehaletle Artan Sel Baskını...
Ciddi bir felaket atlattık. Neyse ki can kaybı yok. Maddi zarar ise oldukça fazla. Hatta tespit edilenin de ötesinde zararlar var. Bahçesindeki fındıkları derelere ve denize sürüklenenler, işyerlerini ve evlerini su basanlar, uçan yollar ve köprüler. Saymakla bitmez durumda. Felaketin "göklerden geldiğine" olan inancımız sayesinde "sorumlu" aramıyoruz, kader deyiveriyoruz. Türk aklı işte...
Dere yataklarına yapılan evleri ve hatta yüksek katlı binaları nedense sadece sel olunca fark ediyoruz. Kimin yaptığını veya buna kimin nasıl izin verebildiğini ise sorgulamıyoruz. Zararın tamamını devlet üstleniyor ve konu da böylece kapanmış oluyor. Yarayı sardık mı işlem tamam, sorumlu aramaya gerek yok...
Kendi yolunda ilerleyen derelerin düzenini bozduğumuzu, HES ve yapılaşma ile doğanın dengesini bozduğumuzu, üzerlerine yapılan köprülerdeki malzemeleri çalarak inşaa ettiğimizi bilmeseniz de olur. Yağmur gökten geliyor ya, felaketin sorumlusu da kaynağı da belli. Tek yapabildiğimiz dua etmek ve kader demek. Ama artık ders almak ve önce kendimizi sonra ise ilgilileri sorumlu tutmamız gerekiyor. Kaderci yaklaşımdan kurtulup, Allah’ın verdiği aklı nasıl kullanamadığımızı ve sorunu dışarıda aramamızı sorgulayalım... Yaptığımız evlerin en küçük depremde yıkılmasını, medeni ülkelerde ise iki katı büyüklüğünde bile binalarda çatlak dahi olmamasını birileri izah edebilir mi. Daha geçenlerde İstanbul’un göbeğinde bir inşaat kazısı sırasında yandaki koca bina çökerken izlemedik mi ve bu haberi bile medyatik bir futbolcu ekseninde vermedi mi haber bültenleri. Biz maalesef her olaya böyle yaklaşıyor ve magazin tarafı ile daha fazla ilgileniyoruz. Esas sorunu ve sorumluyu görmek yerine, işin teferruatı ile ilgileniyoruz ve olayı da öyle hatırlıyoruz...
Allah daha büyük felaketler vermeden ve bizim kendi kusurlarımız ile bu afetin boyutları büyümeden ders almayı ve doğru şehirleşmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Caddeleri, yolları, köprüleri yaparken medeni dünyanın ve matematik ilminin yol gösterdiği şekilde ilerlemek zorundayız. Yapılardan çaldığımız her demir bize bir felaket olarak geri dönüyor. Kurallara uymayan ve ihmal eden her görevlinin kusuru can ve mal kaybı olarak bize geri geliyor. Bari bu sefer akılla ve bilimle ilerleyelim. Bu sel felaketini ," Ordunun Dereleri Türküsü" ile geçiştirmeye ve magazinleştirmeye çalışmayalım. Allah hepimize akıl fikir versin. Tüm bölgeye de büyük geçmiş olsun...