ACABA "DİYORUM"!!!
Son yıllarda bölgemizin en önemli ürünü olan fındıktan küllenme diye bir hastalık kendini göstermiştir. Bunun neden olduğu tam anlaıyla izah edilemiyor. Küllenme neden oluyor ? Acaba artan rütübetten mi veya başka sebebleri varmı? Bundan 30 yıl önce devlet hizmet olarak köylere elektirik vermeye başladı. Dağlardan tepelerden köylerin ormanların üzerinden yüksek gerelim hatları geçmeye başladı. Bu yüksek gerelim hatları geçtikten sonra bölgemizin ormanlarında bolca yetişen KARAAĞAÇ nesli tepelerinden kuruyarak ortadan kalktı. Bu ağaç kamyon kasası sanayisinin önemli bir ham maddesiydi. Kendi kendine yetiştiği içinde hiç masrafı olmadan köylüye ek kazanç olarak girdisi vardı. İşte köylerin ormanların üzerinden geçen yüksek gerelim hatlarını çekilmesiyle bu ağaç nesli fiziki olarak bir şey görülmeden ortadan kalkmıştır. Değer ağaçlara bir yeşler olmadığı halde KARAAĞAÇLAR neden kurumuştur. Bu bir soru işareti.
Gel gelelim fındıkta ki küllenmeye, benim şimdi yazacağım olayın hiç bir ilmi karşılığı yoktur. Sadece komplo teorisi diyebilirsiniz. 30 yıl önce Fatsa’nın üzerinden günde veya ikin günde bir yolcu uçağı geçiyordu. bugün açık havada gözle takip ettiğimiz en aşağı 15-20 uçak geçiyor. Bu uçakların egzoslarından çıkan gazların bölgede rütübütle hava ile birleşip yer yüzüne indiği zaman veya iniyorsa, acaba bu karışım fındık ağaçlarında küllenme hastalığına sebab olabilir mi. Diyeceksiniz ki saçmalama bölgede başka ağaçlarda var onlara neden bir şey olmuyor!Bende diyorum ki arkadaş yüksek gerelim hatları çekilince de başka ağaçlar vardı. Neden karaağaçlar kurudu diyorum. Yüksek gerilim hattından yanlız karaağaçlar zarar gördü. Belkide uçağın eksoz gazından fındık ağaçları zarar görüyor olmaz mı.
TÜRKİYE’DE YENİ BİR SEÇİM
HEYECANI BAŞLIYOR
Türkiye’de genel seçimler bitti, şimdi yerel seçim telaşı başladı, acaba hangi parti kimleri aday gösterecek tahminler konuşuluyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bu arada Fatsa’da büyük bir çoğunluk Fatsa Belediyesinin çalışmalarından şikayet ediyor. Benim kulağımı da bir şeyler üflemeye çalışıyorlar. Hani yazı yazıyoruz ya aleyhte bişiler yazsın diye. Hiç umruma gelmez. Beni pek ilgilendirmez. Bu millet kendilerine hizmet etmeye çalışan Fatsa Belediyesinin haklarını savunan birilerine peşkeş çektirmemeye çalışan Mustafa Çamaş’ı Fatsa’dan kovalamadı mı?
Birileri Ankara’dan iki kontrolörü Fatsa’ya gönderip 11 ay boyunca belediyenini başına dikip ne idüğü belirsiz raporlar yazdırma dı mı. Bunu bırakın. Her hangi bir adamın başına 11 ay bir müfettiş gönderin neler olur siz düşünün. Mustafa Çamaş zamanında belediye encümeninin, belediye meclis üyelerinin, o zaman ki parti meclis üyelerinin herhangi bir müteaahhitin,partililerin belediyeden menfaat sağladıklarını duydunuz mu?
Ama Mustafa Çamaş’a nasıl acımazısca saldırdıklarnı gördünüz. Buna kimsenin sesi de çıkmadı.
Bu olay benim aklıma kavm-i necip gürcü hasancıklı emine teyzemin hikayesini aklıma getirdi. Dünya savaşı yılları Ordumuz asker topluyor. Hasancıklı emine teyzemin oğlu Mamut Ali askerlik şubesine davet edilir. Askere alınacaktır. Bunu duyan emine teyze oğlu Mahmut Ali ile beraber askerlik şubesine gelir. Şube başkanı komutanı ben dul bir kadınım. Bir oğlum var. Oda giderse ne yaparım diye çıkışır. Şube komutanı emine teyzeye döner hanımefendi şuanda dünya savaşı çıktı. Bilalaleyn oğlunuzu askere almak zorundayız deyince emine teyze bilalaleyhn kelimesinin anlamını bilmez. (Onun için dünya savaşı önemli değil bir tek oğlu mahmut ali önemlidir)
Komutana bilalaleyn sensun der ve devam eder madem ki benim Mahmut Ali askere gidecek bu dünya batsunda batsun der. Bende bu konuda aynısını sölüyorum. Madem ki Mustafa Çamaş gitti bu Fatsa batsun da batsun.